Washington Enstitüsü uzmanı Andrew J. Tabler'ın analizine göre HTŞ lideri Colani, ABD'nin sunduğu beş maddelik yol haritasında IŞİD'le mücadele ve Filistinli militanların sınır dışı edilmesi konularında net kazanımlar elde etti. Ancak İsrail'le normalleşme ve IŞİD'li tutukluların sorumluluğunu üstlenme gibi siyasi olarak karmaşık konularda ilerleme kaydedilemedi.
YDH - ABD'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Washington Enstitüsü'nde yayımlanan bir makalede, Suriye'deki Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) rejiminin lideri Ebu Muhammed el-Colani'nin (şimdiki adıyla Ahmed eş-Şaraa), ABD Başkanı Donald Trump tarafından sunulan beş maddelik yol haritasındaki performansı ele aldı.
Kurumun kıdemli uzmanlarından Andrew J. Tabler tarafından kaleme alınan analizde, Colani rejiminin bazı konularda bariz ilerleme kaydettiği, ancak siyasi olarak hassas başlıklarda tıkandığı vurgulandı.
Makalede, "Şam, Filistinlilerin tutuklanması ve sınır dışı edilmesi ile IŞİD'e karşı işbirliği konularında net kazanımlar elde etti" denildi.
Bununla birlikte, yabancı militanlar konusundaki ilerlemesinin karmaşık bir seyir izlediği, İsrail'le normalleşme ve IŞİD gözaltı tesislerinin kontrolü gibi siyasi olarak daha karmaşık başlıklarda ise tıkandığı belirtildi.
Trump'ın beş maddelik yol haritası
Makalede, Colani'nin 10 Kasım'da Washington'u ziyaret ederek Başkan Trump ile görüşeceği ve 89 üyeli IŞİD'le Mücadele Küresel Koalisyonu'na katılım anlaşması imzalayacağı hatırlatıldı.
Trump'ın 14 Mayıs'ta Riyad'da gerçekleşen ilk görüşmede Colani'ye "ülkesinde tarihi bir şey yapması için muazzam bir fırsat" sunduğu ve beş temel anlaşmazlık konusunu çözmesi hâlinde ABD ile diplomatik ilişkilerin tamamen yeniden kurulmasının, ekonomik bağların derinleştirilmesinin ve uzun süredir devam eden kongre yaptırımlarının kaldırılmasının yolunun açılacağını söylediği ifade edildi.
Analizde, Beşar Esed hükümetinin geçen aralık ayında çökmesinden bu yana Washington'un, Colani'nin rejimiyle ilişki kurarak Suriye'yi ABD ve bölgesel müttefiklerine yönlendirmeyi hedeflediği kaydedildi.
Bu süreçte Colani'nin geçmişte Amerikan güçleriyle savaşması, el-Kaide bağlantılı ve terör örgütü HTŞ'ye liderlik etmesi ve 1979'dan bu yana Suriye'ye uygulanan yaptırımların engel teşkil ettiği vurgulandı.
Mayıs ayındaki Riyad görüşmesinde HTŞ rejimine sunulan beş şart ise şöyle sıralandı:
-İsrail ile İbrahim Anlaşmaları'na imza atmak.
-Yabancı teröristlerin Suriye'yi terk etmesini sağlamak.
-Filistinli teröristleri sınır dışı etmek.
-IŞİD'in yeniden canlanmasını önlemede ABD'ye yardım etmek.
-Kuzeydoğudaki IŞİD savaşçıları, destekçileri ve aile üyelerinin tutulduğu gözaltı tesislerinin sorumluluğunu üstlenmek.
Hangi konularda ilerleme sağlandı?
Makaleye göre HTŞ rejimi, en büyük ilerlemeyi Filistinli militanların sınır dışı edilmesi konusunda kaydetti. Nisan ayında HTŞ güçlerinin İslami Cihad liderleri Halid Halid ve Yasir el-Zafari'yi, bir ay sonra ise Halk Kurtuluş Cephesi-Genel Komutanlık şefi Talal Naci'yi tutukladığı belirtildi.
Analizde, IŞİD'le mücadele konusunda da HTŞ rejimi makamlarının çabalarını bariz şekilde yoğunlaştırdığına dikkat çekildi. Colani rejiminin ocak ayında IŞİD'in Şam'daki Seyyide Zeynep türbesine yönelik bombalı saldırı planını ABD istihbaratının yardımıyla engellediği aktarıldı.
Ayrıca IŞİD'in Deraa, Halep ve Şam kırsalındaki hücrelerine yönelik operasyonlar düzenlendiği ve ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) ile aktif koordinasyon içinde olunduğu kaydedildi.
Bu işbirliğinin, 12 Eylül'de CENTCOM Komutanı Oramiral Bradley Cooper'ın Şam'da Colani ile görüşerek kendisine "Suriye'de IŞİD'le mücadeleye verdiği destekten dolayı" teşekkür etmesiyle teyit edildiği bilgisine yer verildi.
Yabancı militanlar konusunda ise Colani rejiminin karnesinin karmaşık olduğu, bunun kısmen Washington'un haziran ayında bu konudaki kriterlerini değiştirmesinden kaynaklandığı ifade edildi.
Reuters'ın 30 Aralık tarihli haberine göre, Colani tarafından atanan 50 askeri yetkiliden altısının Uygur, Ürdünlü ve Türk kökenli yabancı militanlar olması ABD, Fransa ve Almanya'dan uyarılar gelmesine neden olmuştu.
Colani'nin, "devrimin yanında duran" ve uzun yıllardır Suriye'de yaşayan militanlara vatandaşlık vermeyi düşüneceğini söylediği hatırlatıldı.
Ancak Trump-Colani görüşmesinin ardından HTŞ'nin yaklaşımının değiştiği ve Arap kökenli yabancı savaşçılara yönelik geniş bir operasyon başlattığı, rejimin Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra'nın da silahlı gruplara orduya katılmaları için on gün süre tanıdığı belirtildi.
Analizde, 2 Haziran'da ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın, Trump yönetiminin yeni bir plana onay verdiğini belirttiği aktarıldı.
Makalede, Barrack'ın "Washington'ın yabancı savaşçıların Suriye'nin yeni ordusuna entegrasyonunu onaylayıp onaylamadığı" sorusuna, "Şeffaflıkla birlikte bir anlayış birliği olduğunu söyleyebilirim" yanıtını verdiği kaydedildi.
Çözülemeyen başlıklar
Makalede, Colani'nin Siyonist rejim ile İbrahim Anlaşmaları'na imza atma konusunda başlangıçta olumlu sinyaller verdiği ancak daha sonra İsrail'in Golan Tepeleri'ni işgali ve Suriye'ye yönelik devam eden saldırıları gibi konuların öncelikle çözülmesi gerektiğini söylediği ifade edildi.
IŞİD gözaltı tesislerinin sorumluluğunun üstlenilmesi çabasının ise Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) yeni Suriye devletine entegrasyonuna yönelik ABD arabuluculuğundaki görüşmelere bağlı olduğu vurgulandı.
Geleceği belirleyecek üç test
Andrew J. Tabler, analizinin sonunda Colani'nin mevcut gidişatının tam diplomatik normalleşme ve yaptırımların kaldırılmasıyla sonuçlanıp sonuçlanmayacağının önümüzdeki aylarda üç teste bağlı olacağını belirtti:
-Colani, İsrail ile Golan anlaşmazlığını ve sınır ötesi olayları ele alan temel bir güvenlik anlayışına ulaşabilecek mi?
-Washington, yeni bir Arap-Kürt ihtilafını tetiklemekten kaçınan ve IŞİD gözaltı operasyonları için uygulanabilir bir komuta yapısı oluşturan sürdürülebilir bir entegrasyon planı hazırlayabilecek mi?
-Şam, yabancı militanların devlet ve güvenlik rollerindeki etkisini azaltmak için güvenilir ve kalıcı adımlar atacak mı?
Makalede, bu başlıklarda ilerleme sağlanırsa gelecek haftaki Beyaz Saray görüşmesinin Kongre'de sürdürülebilir bir ivmeye dönüşebileceği, ancak tıkanma yaşanması hâlinde ABD'nin HTŞ rejimi ile ilişkisinin IŞİD'le mücadele ve genel gerilimi azaltmaya odaklı, sınırlı ve işlemsel kalabileceği değerlendirmesine yer verildi.