Jonathan Cook: ‘Barış Planı’ Gazze’yi sömürgeleştirecek

img
Jonathan Cook: ‘Barış Planı’ Gazze’yi sömürgeleştirecek YDH

İngiliz gazeteci Jonathan Cook, ABD ve İsrail’in Gazze’de yürüttüğü “barış planının”, gerçekte bölgeyi kontrol altına almak ve halkı bölerek sömürgeleştirmek amacı taşıdığını ifade etti.




YDH- İngiliz gazeteci Jonathan Cook, Middle East Eye için kaleme aldığı makalede, Batı'nın iki yıldır İsrail ile birlikte Gazze’de “yıkıma dayalı bir kampanya” yürüttüğünü ifade etti. Cook, bunun ardından “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin boyun eğmiş kararıyla” ABD’nin, Donald Trump’ı Gazze’nin enkazının başına atadığını söyledi.

Cook, ABD başkanının, “Roma İmparatorları gibi tek bir işaretiyle” Gazze halkının kaderini belirleyebileceğini aktararak, hangi karar çıkarsa çıksın bunun “barış” olarak adlandırılacağını ifade etti.

Cook, Trump’ın bu “ahlaki yozlaşmışlık içeren siyasi oyundaki” en muhtemel “yan aktörünün” eski İngiltere Başbakanı Tony Blair olacağını belirtti.

Makalede, Blair’in bundan 20 yıl önce dönemin ABD Başkanı George W. Bush ile Irak’a “yasadışı bir işgal” başlattığını, felaketle sonuçlanan bu işgal ve sonrasındaki yönetimin Irak’ı harabeye çevirdiğini ifade etti. Cook, yaşananların “hicvin dahi tarif etmekte zorlanacağı” bir noktaya geldiğini kaydetti.

Uluslararası hukukun çöküşü

Cook, Gazze’nin yok edilmesinin ancak uluslararası hukukun tamamen içinin boşaltılmasıyla mümkün olduğunu belirtti. Bu düzenin, İkinci Dünya Savaşı ve Holokost’un ardından üçüncü bir dünya savaşını engellemek için kurulduğunu aktardı.

Cook, Güvenlik Konseyi’nin bu hafta Trump’ın Gazze için önerdiği “barış planını” 13’e karşı 0 oyla kabul ettiğini, yalnızca Rusya ve Çin’in çekimser kaldığını ifade etti.

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) yargıçları ile BM’nin Filistin toprakları raportörü Francesca Albanese’nin “çökmekte olan hukuk düzeninin muhalif temsilcileri” olduğunu, Trump yönetimi tarafından “yalnızlaştırıldığını, hedef alındığını ve yaptırımlara uğradığını” belirtti. Cook, bu aktörlerin savunusuna kimsenin gelmediğini söyledi.

Cook, Almanya’nın ise tarihin ironisiyle, “80 yıl önce Avrupa’da yürüttüğü soykırım kampanyasının ardından parya haline gelen bir ülke olarak” yıllar önce kurulmuş bu hukuk düzenine meydan okuduğunu yazdı. Almanya’nın, İsrail’in saldırılarını sürdürmesi için silah sevkiyatına yeniden başladığını, bunu “Trump’ın ‘ikiyüzlü ateşkesi’ sürecinde Filistinlilerin daha az öldürüldüğü” gerekçesiyle savunduğunu aktardı.

Cook, İsrail’in çarşamba günü tekrar ateşkesi ihlal ederek 20’si kadın ve çocuk olmak üzere 30’dan fazla kişiyi hava saldırılarıyla öldürdüğünü yazdı. Mevcut “barış” düzeni altında İsrail’in Gazze’nin yüzde 58’ini “Yeşil Bölge” adı verilen ve yerleşimin boşaltıldığı bölgede işgal etmeyi sürdürdüğünü, bölgenin fiilen bölündüğünü söyledi. Her gün “Kırmızı Bölge” ilan edilen iç bölgelere sığınmış ailelerin bombardıman altında kaldığını, ayrıca İsrail’in gıda, ilaç ve kışlık barınma malzemelerinin girişini engellediğini belirtti.

Cook, “19 yıl önce dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın sözünü ettiği ‘Yeni Ortadoğu’nun doğum sancılarının’ bugün tüm şiddetiyle ortaya çıktığını ve bölgenin hiç bu kadar korkutucu görünmediğini” ifade etti.

BM kararı ve Gazze’nin yönetimi

Cook, BM Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararının Trump’ı “Gazze’nin yozlaşmış feodal ağası” konumuna getirdiğini aktardı. Trump’a göre “Barış Kurulu”nda “Dünyanın en güçlü ve saygın liderleri” bulunacak ve en az iki yıl boyunca, büyük olasılıkla daha uzun süre Gazze’nin geleceğine hâkim olacaklar.

Cook, bu kurulun Gazze’nin yönetim şeklini, sınırlarını, yeniden inşa edilip edilmeyeceğini ve ekonomik hayatın nasıl işleyeceğini belirleyeceğini ifade etti. Bu yetkinin, Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) geçen yıl yasadışı ilan ettiği “İsrail’in 1960’lardan bu yana işlediği sömürgeci kontrol sisteminin” ABD’ye devri anlamına geldiğini söyledi. Cook, bunun “resmi olarak ortak bir ABD–İsrail işgali” olduğunu belirtti.

Cook, iki yıldır İsrail’i silahlandıran ülkenin şu anda Gazze’nin kaderini belirleme yetkisini elinde tuttuğunu söyleyerek, bu silahların “Gazzeli iki milyondan fazla kişinin evlerinden zorla çıkarılması ve insan hakları örgütleri tarafından soykırım olarak tanımlanan katliamların” önünü açtığını ifade etti. Cook, Trump’ın “barış planının”, “seri çocuk istismarcısı bir mahkûmu bir ilkokulun başına geçirmek” ile eşdeğer olduğunu yazdı.

Güvenlik düzeni ve yeni askeri yapı

Cook, Gazze’de halkı koruyacak bir BM barış gücü olmayacağını, bunun “Trump’ın barış gösterisinin maskesini düşüreceğini” belirtti. Lübnan’daki BM gücü UNIFIL’in, bir yıldır devam eden “sözde ateşkes” döneminde İsrail’in binlerce ihlali kayda aldığını, İsrail’in son dönemde UNIFIL mensuplarına da ateş açtığını ifade etti.

Cook, bunun yerine kurulacak yapının “Uluslararası İstikrar Gücü” (UİG) olduğunu, Trump ve Pentagon’un bu yapıya nezaret edeceğini belirtti. UİG’nin ocak ayında Gazze’de konuşlandırılmasının planlandığını aktardı.

Cook, UİG’nin geçen yıl İsrail’e işgale son vermesi ve tüm Filistin topraklarından “en kısa sürede çekilmesi” yönünde hüküm verdiğini hatırlattı. Buna rağmen İngiltere ve Fransa’nın, birkaç ay önce Filistin devletini tanımalarına karşın, BM’nin 2803 sayılı kararıyla “bu tutumu geri çektiklerini” ifade etti. Arap ülkelerinin talebiyle karara “devletliğe giden bir yol” ibaresi konduğunu fakat bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine “Barış Kurulu yani ABD ve İsrail’in karar vereceğini” belirtti.

Cook, bunun ön şartının “Mahmud Abbas liderliğindeki Filistin Yönetimi’nin tanımlanmamış bir reform programını kabul etmesi” olduğunu aktardı. Filistin Yönetimi’nin Batı Şeria’da İsrail’in güvenlik taşeronu haline geldiğini, “Vichy rejimine dönüştüğünü” söyledi. Cook, Filistin Yönetimi’nin Trump’ın planına verdiği desteğin Rusya ve Çin’e veto kullanmayıp çekimser kalma zemini sağladığını belirtti.

İsrail’in güvenlik stratejisi ve ısf

Cook, İsrail’in Filistin Yönetimi’nin hiçbir adımını “Filistin halkı için geçerli bir yönetim modeli” olarak görmediğini aktardı. Başbakan Benyamin Netanyahu’nun karar sonrası “asla bir Filistin devletine izin vermeyeceğini” ilan ettiğini belirtti. Cook, İsrail’in Gazze’den ancak çok uluslu gücün konuşlanıp “silahsızlandırma kriterlerinin yerine getirildiğini” onaylaması halinde çekilmesinin söz konusu olacağını yazdı.

Cook, Trump’ın ABD askerlerinin konuşlandırılmasını ya da yeniden inşa maliyetine katkı sunmasını reddettiğini belirterek, Guardian’a konuşan bir diplomatın “ABD vizyonu çizecek ama parasını ödemeyecek” ifadesini aktardı.

Cook, ABD Merkez Komutanlığı CENTCOM’un, UİG’ne çekirdek oluşturmak üzere binlerce İngiliz, Fransız ve Alman askerinin konuşlandırılmasını önerdiğini, ancak bir kaynağın bunu “hayal” olarak nitelendirdiğini söyledi. Cook, Avrupalı hiçbir devletin, “Gazze cehenneminde, İsrail ordusunun serbest ateş hakkı uyguladığı bölgede Hamas ile İsrail arasında kalmak istemeyeceğini” belirtti.

Cook, bunun üzerine ABD’nin Mısır, Endonezya, Azerbaycan, Katar, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne yöneldiğini, ancak kamuoyları zaten rahatsız olmuş Arap ve Müslüman ülkelerin “soykırıma karşı tek fiili direnişi silahsızlandırma görevini üstlenmek istemeyeceğini” ifade etti.

Cook, Hamas’ın BM kararından sonra yaptığı açıklamada, “UİG’nin silahsızlandırma görevini üstlenmesinin onu tarafsızlıktan çıkararak işgal lehine çatışmanın bir tarafına dönüştürdüğü” uyarısını yaptığını aktardı.

Siviller, yardım kuyrukları ve çeteler

Cook, İsrail’in bu süreçte engellenmeden hareket edeceğini, UİG’nin ise İsrail’in yıllardır yürüttüğü “BM’yi işgalden denetim rolünden uzaklaştırma kampanyasının kurumsallaşmış hali” olduğunu belirtti. Cook, bunun, daha önce kurulan “Gazze İnsani Yardım Vakfı” gibi yapıların devamı niteliğinde olduğunu söyledi.

Cook, söz konusu vakfın “paralı askerlerce işletilen sahte insani yardım kurumu” olduğunu, yıllarca BM’nin yürüttüğü gıda dağıtımının bu yapıya zorla devredildiğini aktardı. Cook, yardım merkezlerinin kısa sürede “tuzaklara dönüştüğünü”, “aç Filistinlilerin peynir arayan fareler gibi çekildiğini”, bu kuyruklarda 2.600’den fazla Filistinlinin vurularak öldürüldüğünü, en az 19.000 kişinin yaralandığını belirtti.

Cook, vakfa paralı asker sağlayan UG Solutions adlı askeri taşeronun, UİG’ye “insani yardım desteği ve teknik yardım” sağlamak üzere yeniden personel aldığını, daha önce bu şirketin “ABD’de Müslüman karşıtı bir motosiklet çetesinden güvenlik görevlileri tuttuğunun ortaya çıktığını” aktardı.

Cook, UİG’nin görev tanımının, “İsrail ordusunu durdurmak değil”, İsrail’in yürüttüğü ve artık “Güvenlik Konseyi onaylı işgaline” yönelik her türlü Filistin direnişini bastırmak olduğunu yazdı.

Cook, İsrail’in ayrıca son bir yıldır Gazze’ye zorla sokulan az sayıdaki yardımı çalabilmeleri için “Filistinli suç gruplarını silahlandırdığını”, ardından bu yağmanın sorumluluğunu “Hamas’a yüklediğini” ifade etti. Bu taktiğin, İsrail’e hem “sivillerden yardımı kesmenin sorumluluğunu gizleme”, hem de askeri operasyonlara gerekçe üretme imkânı sağladığını belirtti.

Gazze’nin bölünmesi ve yeni yaşam alanları

Cook, Guardian’ın BM oylaması öncesinde yaptığı bir haberde ABD’nin yalnızca “Yeşil Hat” olarak tanımlanan ve İsrail’in kontrolünde olan bölgeleri yeniden inşa etmeyi planladığını, “Kırmızı Hat”tın yıkıntı halinde bırakılacağını yazdığını aktardı. Cook, bir ABD yetkilisinin “İdeal olarak her şeyi bir bütün olarak ele almak istersiniz, değil mi? Ama bu sadece bir hayal. Biraz zaman alacak. Kolay olmayacak.” dediğini aktardı.

Cook, ABD’nin “alternatif güvenli topluluklar” adı verilen ve “Filistinliler için tutuklama alanları işlevi görebilecek geçici güvenli yerleşimler” inşa etmeyi planladığını belirtti. Bu yapıların kalıcı olup olmayacağının bilinmediğini söyledi.

Cook, UİG birliklerinin de Yeşil Hat’ta konuşlanacağını, bu bölge ile Kırmızı Hat arasında “Sarı Hat” olarak adlandırılan ölüm hattında kontrol noktaları kuracağını ifade etti. Guardian’a konuşan bir ABD yetkilisi, “Yeşil Hat dışına çıkmayacaksınız” ifadesini kullandı. Cook, bunu “20 yıl önce Irak’ta ABD’nin Bağdat’ta kurduğu Yeşil Hat’tan dışarı çıkamayan birliklere” benzetti.

Cook, Filistinlilerin bu güvenli alanlara ancak kendilerinin ve ailelerinin Hamas ile hiçbir bağlantısı olmadığına dair kanıt sunmaları halinde alınacağını, bunun “halkın büyük bölümünün dışlanması anlamına geleceğini” ifade etti.

Cook, bunun İsrail’in yıllardır uyguladığı kontrol yapısını güçlendireceğini, muhbirlik ve işbirliği ağlarını artıracağını, toplumun birbirine güvensizlik içinde dağılacağını belirtti.

Soykırım öncesi Gazze’de, İsrail’in, telefon görüşmelerini dinleyerek ve kişisel sırları olan herkesi (cinsel yönelimleri, ilişkileri veya ruh sağlığıyla ilgili meseleleri gibi) şantaj yoluyla kontrol altına almasıyla bu durumu sağladığı bildirildi. İsrail yetkililerinin ayrıca, hasta veya yaralıların Gazze’den tıbbi seyahat izni alabilmesi için işbirliği talep ettiği belirtildi.

Cook, “himaye ve ayrıcalık sistemi altında suç gruplarının da teşvik edileceğini, Gazze’nin iç savaşa sürüklenerek yönetilemez kılınacağını, bunun da İsrail’e devlet kurma fikrini reddetme gerekçesi sağlayacağını” kaydetti.

Cook, bunun “başında ABD olan bir koruma rantı ve şantaj düzeni” anlamına geldiğini ifade etti.

“Barış planı” gerçekten uygulanacak mı?

Cook, Trump’ın sunduğu planın gerçek anlamda uygulanabilir olmadığını, zaten amacının da uygulanmak olmadığını belirtti. Gazze’nin nüfus yoğunluğu, yıkıntılar, hastanelerin ve okulların yokluğu göz önüne alındığında, milyonların yarısının bu koşullarda “yaşayamayacağını” ifade etti.

Cook, planın amacının “cehennemi sürdürmek ve bunu barış görüntüsüyle meşrulaştırmak” olduğunu söyledi. Batılı ülkelerin kamuoyunun artık İsrail’in anlatısını sürdüremeyecek hale geldiğini, bu nedenle artık “İsrailli yetkililerin yerine ABD’li yetkililerin PR dilini kullanarak açıklamalar yapacağını” aktardı. Cook, Kırmızı Hat’ta öldürülenlerin “otomatik olarak Hamas destekçisi ilan edileceğini”, medyanın ise yalnızca Yeşil Hat’a alınacağını belirtti.

Cook, bu bölgede “Hamas’tan kaçan, model güvenli topluluklarda tutulan Filistinlilerin görüntülerinin servis edileceğini”, ancak “Gazze’nin büyük çoğunluğunun kışın barınaksız, okulsuz, hastanesiz ve bombardıman altında yaşamaya devam edeceğini” söyledi.

Cook, “Trump’ın sunduğu barışın bu olduğunu” ifade ederek makalesini tamamladı.