Jerusalem Post: İran ve Hizbullah 'sessiz hazırlık' içinde

img
Jerusalem Post: İran ve Hizbullah 'sessiz hazırlık' içinde YDH

Yaron Buskila’nın The Jerusalem Post’ta yer alan analizinde, Tabatabai suikastının ardından İran ve Hizbullah'ın “sessiz, fakat kararlı bir hazırlık sürecine” girdiği öne sürüldü.




YDH- İsrail ordusunda yedek subay olarak görev yapan Yaron Buskıla, The Jerusalem Post gazetesindeki analizinde, Heysem Ali Tabatabai’nin öldürülmesinin ardından gelişmeleri detaylı biçimde ele aldı.

Analize göre, Tabatabai, “örgütün yeniden yapılanmasında ve İran ile ekonomik, ideolojik ve askeri iş birliğinin yeniden sağlanmasında merkezi bir rol oynuyordu.” Analizde, Tabatabai’nin göreve başladığı andan itibaren “meşru bir hedef haline geldiği” belirtildi.

Ancak suikast, daha derin bir gerçeği de ortaya koyuyor.

İsrail, Turgeman Komitesi’nin 7 Ekim sonrası bulgularının ardından askeri atamalar konusunda iç tartışmalar yaşarken, Tahran’ın “hiç vakit kaybetmediğini” söyleyen yazara göre, “İran siyasi çekişmelerle meşgul olmuyor ve hesap verebilirlik konusundaki kamuoyu tartışmalarına katılmıyor.” Bunun yerine, “kesin delilleri yeniden canlandırdı, siyaseti bir kenara bıraktı ve kararlı bir şekilde bir sonraki tura hazırlanıyor.”

Tabatabai’nin öldürülmesinin “İran liderliği için ciddi bir ikilem oluşturmadığını” söyleyen analiz, hem İran’ın hem de Hizbullah’ın, İsrail’in iç bölgelerine saldırmanın “daha sert bir İsrail yanıtı ve örgütün yeniden yapılanma sürecinin sekteye uğraması riskini beraberinde getireceğini” bildiği öne sürüldü.

Ayrıca, Hizbullah ve İran’ın, geçen yıl “ağır darbeler aldığı” iddiasına yer veren analiz, “ancak odak noktası daha stratejik bir alana kaydı: öğrenme, uyum sağlama ve bir sonraki kritik çatışma için daha güçlü, daha etkili bir kapasite oluşturma” dedi.

Tabatabai’nin, Tahran tarafından özel olarak seçildiği ve onaylandığı, örgütün yeniden yapılanmasını, İran ile stratejik iş birliğini ve grubun savaşma ruhunun yeniden tesisini yönettiği belirtildi.

İsrail Hayom’daki analize göre İsrail, son operasyonla “kontrollü ve simetrik tırmanış” politikasını sürdürüyor. Makalede, verilen mesajın yalnızca Hizbullah’a değil, “daha da önemlisi İran’a” yönelik olduğu öne sürüldü.

Analizde, “İsrail’in tam ölçekli bir savaşa ilgi duymadığı, bunun yerine dikkatlice ayarlanmış, hassas ve cerrahi nitelikte hava saldırıları modelini sürdürmeyi tercih ettiği” iddia edildi. Bu yaklaşımın, “Lübnan’ı ve “Lübnan üzerindeki etkisini koruyan İran’la geniş çaplı bir savaşı tetiklememek için kontrollü hareket etmeyi” amaçladığı ifade edildi.

Israel Hayom’daki analizde, İsrail’in komuta merkezlerinde “Operasyonel Durum: Savaş” yazılı pankartların asılı olduğu belirtilirken, Tahran’ın ise en azından geçici bir süre için “dokunulmazlık” hissi yaşadığı ve kendi statüsünü yüksek güvenlik altında tuttuğu iddia edildi.

İsrail’in 7 Ekim sonrası dönemde artık eski “kontrol altına alma” kültürüyle yönetilmediği, ancak örgütün yeniden güçlenmesi ve Lübnan’daki Hamas ile iş birliği genişlemesi karşısında “kuralları çiğnemeye hazır olmadığı” kaydedildi.

Analize göre, İsrail’de birçok kişinin hâlâ Amerikan baskısının Lübnan’da anlamlı bir değişim yaratabileceğine inanıyor. Ancak, Washington’un İsrail ordusunun bir uzantısı olmadığını, sadece bir müttefik konumunda bulunduğunu söyleyen yazar, “tarihsel olarak ABD’nin yalnızca başarılı çabalara katıldığını, nadiren bu çabaları başlattığını” iddia etti.

Analiz, “Lübnan’daki gerçekliğin, İsrail liderliğinden kuzey sınırına yeni dönmüş ailelere kadar herkesi ilgilendirdiğini” belirtti. Hizbullah’ın “eskisi gibi olmayabileceğini” öne süren yazar, ancak “yeniden yapılanma ve kendini yeniden göstermek konusunda daha kararlı olduğunu” söyledi.

Yazıda, “her öldürülen komutanın bir halefinin olduğu; her ‘Ebu Ali’nin (Ali’nin babası), bir ‘İbn Ali’ (Ali’nin oğlu)  ile yer değiştirdiği” vurgulandı. Bununla birlikte, ideolojik misyonun yerini alacak bir şey olmadığı, “İran rejiminin kalbinde atmaya devam ettiği ve örgütün toparlanmasını beslediği” belirtildi.

Analizde, Hizbullah ve İran’ın hâlâ İsrail şehirlerini hedef alabilecek roket, füze ve drone kapasitesine sahip olduğu; gerçek güçlerinin ise “sabır, hızlı öğrenme döngüleri, toparlanma süreçleri ve beklenenden hızlı yeniden yapılanma yeteneği”nde olduğu vurgulandı.

Son olarak, “Hizbullah’ın nasıl yanıt vereceği tartışmasının tekrar gündeme gelmesinin, İsrail’in 7 Ekim öncesi başarısız olan stratejik varsayımlara geri döndüğünün ve bu varsayımların savaş sonrası politikasını yeniden şekillendirme riski taşıdığının açık bir işareti” olduğu kaydedildi.



Makaleler

Güncel