Eski Suudi istihbarat şefi Prens Türki el-Faysal, İsrail’in Filistin, Lübnan, Suriye ve Katar’a yönelik saldırılarının bölgesel istikrarsızlığın temel kaynağı olduğunu belirterek, Ortadoğu’daki “asıl tehdidin” İran değil “İsrail olduğunu” ifade etti.
YDH- Eski Suudi istihbarat şefi Prens Türki el-Faysal, İsrail’in Filistin, Lübnan ve Suriye’de yürüttüğü saldırılar nedeniyle bölgesel istikrar için “esas tehdit” olduğunu ifade etti.
Prens Türki, Abu Dabi’de ABD merkezli, küresel ekonomi ve kamu politikası alanlarında çalışan uluslararası düşünce kuruluşu Milken Enstitüsü’nün Ortadoğu ve Afrika Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, kendisine yöneltilen İran–İsrail karşılaştırması sorusuna yanıt verirken, “Benim görüşüme göre kesinlikle İsrail sorun çıkaran taraftır ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından dizginlenmelidir.” dedi.
Prens Türki, İsrail’in Lübnan, Gazze, Batı Şeria ve Suriye’de sürdürdüğü saldırıların rejimin “kendini cesaretlendirmiş hissettiğini” gösterdiğini belirtti ve şunları söyledi:
“Suriye’yi neredeyse her gün bombalayarak, Gazze ya da Batı Şeria’daki Filistinlileri vurmaya devam ederek ve ateşkesin geçerli olması gereken Lübnan’da saldırılar düzenleyerek bölgemizde barışın habercisi olmadıklarını gösteriyorlar.”
Bölgenin son yıllarda geçirdiği dönüşümlere de atıf yapan Prens Türki, “asıl istikrarsızlaştırıcı unsurun İsrail olduğunu” vurguladı.
Katar saldırısı ve KİK’in ortak savunma arayışı
Eski Suudi diplomat, eylül ayında Katar’da Hamas liderlerinin Gazze’deki ateşkes önerilerini incelediği sırada hedef alındığı saldırının “bir uyarı işareti” olduğunu belirtti ve Körfez İşbirliği Konseyi’nin (KİK) kendi savunmaları için birlik oluşturması gerektiğini ifade etti.
Prens Türki, “Bizim için KİK olarak birlikte savunma yapmak yeni bir şey değil” diyerek, geçmişte Saddam Hüseyin’in Kuveyt’i işgali sonrası ABD öncülüğündeki güçlerin bölgeye gelmesini hatırlattı. “Ama yanımıza başkalarını da almamız gerekiyor.” dedi.
Nükleer silah tartışması
Suudi Arabistan’ın nükleer silah geliştirmeyi düşünüp düşünmemesi konusundaki soruya yanıt verirken Prens Türki, bunun “ciddiyetle değerlendirilmesi gereken bir seçenek” olduğunu belirtti.
Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın geçmişte “İran bir nükleer silaha sahip olursa Suudi Arabistan’ın da buna yöneleceğini” söylediğini hatırlattı.
Prens Türki, İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırıların Tahran’ın nükleer kapasitesini geciktirmiş olabileceğini belirtti. Ancak bölgenin kırılganlığı nedeniyle nükleer silah meselesinin “bütüncül biçimde ele alınması gerektiğini” vurguladı.
Prens Türki, “Bu bölgede halihazırda nükleer silaha sahip bir ülke var, o da İsrail. Kimse İsrail’den bahsetmiyor.” dedi.
Barış ve güvenlik için en doğru çözümün “kitle imha silahlarından arındırılmış bir bölge” olduğunu ifade etti.
Terör tehdidi ve Filistin meselesi
Uzun yıllar Suudi Arabistan’ın istihbarat başkanlığını yürütmüş olan Prens Türki, Sovyetler’in Afganistan’ı işgalinden el-Kaide’nin yükselişine, IŞİD’e kadar birçok tehdide tanıklık ettiğini söyledi.
Ortadoğu’nun “terör örgütleri” açısından “yeni bir döneme girip girmediği” sorusuna ise karamsar bir yanıt verdi. “Benim görüşüm, terörizm meselesinin her zaman bizimle olacağıdır” dedi ve bunun coğrafi ya da dini yorumlamadaki bir sapmayla sınırlı olmadığını kaydetti.
Prens Türki, Filistin meselesinin çözülmemesinin ve İsrail’in saldırılarına karşı dünyanın etkili bir tutum almamasının “daha radikal” hareketlerin ortaya çıkmasına zemin oluşturabileceğini belirtti.