ABD yönetiminin yayımladığı yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi, Avrupa ülkelerini savunma konusunda başlarının çaresine bakmaya çağırırken kıtayı zorlu bir tercihle karşı karşıya bıraktı. The New York Times gazetesindeki analize göre Avrupa, transatlantik güvenlik şemsiyesini korumak ile değişen küresel dengelerde bağımsız bir rota çizmek arasında stratejik bir yol ayrımında.
YDH - ABD'nin güncellenen Ulusal Güvenlik Stratejisi'nin yayımlanmasının ardından Avrupa, uluslararası politikanın yeni gerçeklikleri karşısında kritik bir eşiğe geldi.
The New York Times (NYT) gazetesinde yer alan analize göre kıta, transatlantik güvenlik mimarisini muhafaza etmek ile bağımsız bir kalkınma rotası izlemek arasında "stratejik bir yol ayrımında".
Washington savunma garantisinden geri çekiliyor
Bu hafta ABD yönetimi tarafından kamuoyuna duyurulan strateji belgesi, Avrupa ülkelerine kendi savunmaları için "ana sorumluluğu" üstlenmeleri çağrısında bulunuyor.
Metinde, ABD'nin artık Avrupa'nın güvenliğini garanti etmemesi gerektiği açıkça belirtiliyor.
Washington'ın Avrupa'ya yönelik politika öncelikleri arasında, kıtanın "herhangi bir düşman gücün tahakkümü olmaksızın, egemen devletlerden oluşan bir grup olarak kendi ayakları üzerinde durabilmesi" hedefi yer alıyor.
Belgede ayrıca Avrupa Birliği'ne (AB) yönelik sert eleştiriler de dikkat çekiyor. Washington yönetimi, AB'yi "siyasi özgürlükleri" baskılamakla suçlarken, bazı NATO üyelerinin demografik yapılarına atıfla "çoğunlukla Avrupalı olmayan" bir yapıya dönüşme riski taşıdığını iddia ediyor.
"Avrupa'nın sesini yükseltmesi gerekiyor"
Avrupa Komisyonu eski Başkanı Romano Prodi, NYT'ye verdiği demeçte ABD'nin bu hamlesine karşı henüz "sistemli bir yanıt" verilmediğini söyledi.
Birliğin daha iddialı olmasını sağlayacak bir politika geliştirmesini umduğunu belirten Prodi, "Bu, ABD ile bağları koparmak anlamına gelmiyor. Bu, söz hakkına sahip olmak anlamına geliyor" dedi.
Obama yönetimi döneminde Ulusal Güvenlik Konseyi'nde Avrupa işlerinden sorumlu kıdemli direktör olarak görev yapan uluslararası ilişkiler profesörü Charles Kupchan, Avrupalı liderlerin mevcut durumu kabullendiğini ifade etti.
Kupchan'a göre liderler, Donald Trump'ın eylemleri karşısında sessiz kalmanın ve sabretmenin uzun vadede mantıklı ve belki de tek mümkün hamle olduğunun farkında.
Bununla birlikte Kupchan, ABD'nin güncellediği belgenin, ticaret politikasından AB'nin Ukrayna'yı savunmasına kadar hayati konularda Amerikan desteğini sürdürmek için gereken tavizleri vermeyi Avrupa adına zorlaştırdığını savundu.
Kupchan, transatlantik ittifakın çöküşünü önlemek için Avrupalı müttefiklerin "Trump'ı hoş tutması ve kendi taraflarında tutması" gerektiğini öne sürdü.