Lübnan Caferi Başmüftüsü Şeyh Ahmed Kabalan, ülkenin dış tehditlerden ziyade tarihinin en tehlikeli iç krizinden geçtiğini belirterek kapsamlı bir ulusal birlik çağrısında bulundu.
YDH - Lübnan Caferi Başmüftüsü Şeyh Ahmed Kabalan, ülkenin karşı karşıya olduğu risklerin dış kaynaklı olmaktan çok iç dinamiklerden kaynaklandığını belirterek, tam ortaklığa dayalı bir ulusal birlik modelinin zorunlu olduğunu açıkladı.
El-Menar kanalının aktardığına göre Kabalan, yayımladığı yazılı açıklamada, Lübnan tarihinin karmaşık yapısına rağmen krizlerin ancak iç dayanışma ile aşılabileceğini vurguladı.
Mevcut durumun hassasiyetine dikkat çeken Kabalan, "Tarihimiz, tüm karmaşıklığına rağmen, tam bir ortaklığa dayalı ulusal birlik yoluyla Lübnan'ı en tehlikeli uluslararası ve bölgesel krizlerden koruyabileceğimizi teyit ediyor" dedi.
"En tehlikeli aşama içeride yaşanıyor"
Ülkedeki siyasi ve toplumsal gerilimin boyutlarına değinen Başmüftü, sorunun kaynağının dışarıda aranmaması gerektiğini ifade etti.
Kabalan, "Kesin olan şu ki, dışsal değil, en tehlikeli iç aşamadan geçiyoruz. Tarihsel anın gözü, mezhepçi kışkırtmaların ve dış bağlantıların dar sokaklarından uzakta, ulusal bir yönetim anlayışının üzerindedir" diye konuştu.
Çözümün karmaşık formüllerde değil, ülkenin açık tarihinde yattığını belirten Kabalan, yaşanan mağduriyetlerin ve krizlerin sebeplerinin herkesçe bilindiğini dile getirdi.
Şeyh Kabalan, "Lübnan'ın tarihi nettir, mağduriyetlerin gerçekliği ortadadır. Krizlerin boyutu, nedenleri, yapıları, vizyon bozukluğu, ulusal kılıflar altındaki yağma operasyonları ve siyasi, mali ya da dış arka planlı cinayet programları yeniden ifşa edilmeye ihtiyaç duymuyor" ifadelerini kullandı.
"Otorite tüm Lübnan'ı temsil etmeli"
Suçlama dilinden kaçındığını ancak ülkedeki demografik ve siyasi gerçeklerin göz ardı edilemeyeceğini belirten Kabalan, hiç kimsenin bir diğerini yok sayma gücüne sahip olmadığını vurguladı.
Siyasi partiler ile devlet otoritesi arasındaki farkı çizen Kabalan, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Siyasi güçler kendi siyasi kazançları çerçevesinde hareket edebilir ancak bu durum otorite için mümkün değildir. Çünkü otorite, dar sokakların, bir mezhebin ya da uluslararası bir eğilimin değil, tüm Lübnan'ın otoritesidir."
Yerel ve bölgesel gerçekliğin, ülkeyi varoluşsal krizlerin ortasına atacak herhangi bir macerayı kaldıramayacağını belirten Kabalan, yönetimin vatandaşlık adaleti temelinde ve ülkenin tüm coğrafyasını kapsayacak şekilde yürütülmesi gerektiğini savundu.
"İmparatorlukların kibri dünyayı tüketiyor"
Açıklamasında küresel sisteme yönelik sert eleştirilere de yer veren Kabalan, dünyanın hukukla değil güçle yönetildiği bir dönemden geçildiğini belirtti.
Uluslararası güçlerin fırsatçılık peşinde koştuğunu savunan Kabalan, "Dünyayı paylaşan eksenlerin doğası, haritaları yeniden çizmek, işgal, yağma ve yıkım oyunları için fırsat kolluyor" dedi.
ABD'nin politikalarını diğer küresel çatışma alanlarıyla kıyaslayan Kabalan, şu ifadeleri kullandı:
"Washington'ın Venezuela'ya yönelik eylemleri, Atlantik'in Ukrayna-Rusya coğrafyasında, Çin Denizi'nde, Orta Doğu'da ve dünyanın diğer hayati bölgelerinde oynadığı av oyunundan farklı değildir. Tek fark, bu imparatorlukların ayaklarının, dünyayı yeniden üretmekteki acizliğini ortaya koyan kibir güvesi tarafından yeniliyor olmasıdır."
Siyasi işgal uyarısı ve tek aile vurgusu
Küresel güçlerin kaos ve yıkım senaryolarına başvurduğunu belirten Kabalan, Lübnan'ı bu planlardan korumanın yolunun kusursuz bir ulusal yönetimden geçtiğini kaydetti.
Parçalanmış bir coğrafya yerine "tek aile" anlayışına dayalı bir Lübnan istediklerini belirten Başmüftü, ülkenin geleceğinin iç krizleri aşma kapasitesine bağlı olduğunu hatırlattı.
İsrail'in geçmişteki Beyrut işgaline atıfta bulunan Kabalan, asıl tehlikenin fiziksel işgalden ziyade toplumu birbirine düşüren siyasi kutuplaşma olduğunu vurguladı.
Kabalan sözlerini şöyle tamamladı:
"Hatırlatmak gerekir ki İsrail başkent Beyrut'u işgal ettiğinde kolay bir av haline gelmişti. Ancak asıl zorluk, bu ülkenin insanlarını birbirine düşüren siyasi işgalde yatmaktadır. Bizim istediğimiz, Güney, Bekaa ve Dahiye dahil olmak üzere sahadaki dosyaların gerçekliğini yansıtan, güvenilir bir ulusal birliktir. Lübnan ulusal birlikle ayakta kalmıştır ve öyle kalacaktır; aksi takdirde dünya oyunlarının ve yıkım projelerinin bir sahası olmaya devam edecektir."