İran’ın İsrail içinde suikast eylemlerine bile istekli yüzlerce casusu var

img
İran’ın İsrail içinde suikast eylemlerine bile istekli yüzlerce casusu var YDH

''İran'ın harekatının 7 Ekim 2023'ten önce başladığı doğru olmakla birlikte, bu harekat, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşı sırasında, Direniş Ekseni'nin taraflarından birini (Hamas) korumak ve yenilgisini önlenmek amacıyla yürütülen genel İran destek çabalarının bir parçası olarak İslam Cumhuriyeti tarafından tırmandırıldı.''




YDH- El-Meyadin'de İsrail ile İran arasındaki siber ve psikolojik savaşın güncel dinamiklerine odaklanan Muhammed Halsa, İran’ın yalnızca klasik savaş değil, aynı zamanda psikolojik ve dijital alanlarda da “çok cepheli” bir stratejiyle İsrail’in zayıf noktalarını hedef aldığını; bu durumun sadece askeri değil, toplumsal ve siyasi krizleri tetikleyebileceğini işaret ediyor.

İşgalci Knesset'in, saha operasyonları ve güvenlik gereklilikleri bahanesiyle işgal ordusu ile Şin Bet ve Mossad teşkilatlarının Arap dünyasındaki bilgisayarları ve kameraları hackleme yetkisini bir yıl daha uzatmasını onaylamasının ardından, Siyonist oluşumun Arap dünyasında bireysel ve kurumsal siber alanı ele geçirdiğini alenen itiraf etmesi şaşırtıcı değildi.

Ancak alışık olmadığımız şey, İsrail Devlet Denetçisi'nin yaptığı uyarıdır; kendisi "İsrail seçimlerinin bütünlüğü tehlikede" diyerek, "İsrail'in 2026 seçimlerine yabancı etkilere karşı hazırlığında temel kusurlar" bulunduğuna işaret etmiş ve hükümet ile Seçim Komitesi'nden "uyanıp hazırlık yapmalarını" talep etmiştir.

Gözlemciye göre, seçimlere yönelik en ciddi tehditler "İran ve İsrail içindeki ajanlarından kaynaklanan artan siber tehditlerdir."

İsrail, Filistin direnişi, Hizbullah, Ensarullah ve İran ile "yedi cephe" olarak adlandırdığı alanlarda askeri savaşını sürdürürken, yıllardır perde arkasında daha az gürültülü ve daha tehlikeli bir çatışma alanı gelişti; bu alanda İslam Cumhuriyeti, kendi adına casusluk görevleri için İsrail vatandaşlarını işe almayı sürdürüyor.

İran'ın harekatının 7 Ekim 2023'ten önce başladığı doğru olmakla birlikte, bu harekat, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşı sırasında, Direniş Ekseni'nin taraflarından birini (Hamas) korumak ve yenilgisini önlenmek amacıyla yürütülen genel İran destek çabalarının bir parçası olarak İslam Cumhuriyeti tarafından tırmandırıldı.

Görünüşe göre İran, bu harekattan elde edebileceği istihbarat kazanımlarına ek olarak, savaş sırasında İsrail'deki iç birliği zayıflatmayı amaçlayan hamlelerle mevcut söylemi ve iç gerilimleri, hükümete ve orduya duyulan güvensizliğin artmasını ve İsrail toplumunun farklı kesimleri arasındaki devam eden anlaşmazlıkları kullanarak, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki savaşı durdurma kararını hızlandıracağı veya en azından güçlendireceği varsayımıyla hareket ediyor.

Bu kampanyada İran, hastaneler gibi çatışmaları destekleyen ve savunmaları kolayca aşılabilen sivil altyapıyı hedef alarak, Direniş Ekseni'nin faaliyetlerini doğrudan siber operasyonlarla birleştirmenin, Gazze'deki direnişi destekleme ve koruma stratejik hedefine ulaşmasını sağlayacağı varsayımıyla İsrail'in savaş çabalarına zarar vermeyi amaçlıyor.

İran, siber boyutu, İsrail ile gerçek sürtüşmeyi artırabileceği ve bu sayede İsrail'den doğrudan karşılık alma riski almadan somut bir bedel koparabileceği en önemli seçeneklerden biri olarak görüyor; zira İran'ın bu faaliyetten sorumlu olduğunu kanıtlamak zor.

Dahası, İran'ın savaştan çok önce, aynı tırmanma eşiği altında, İsrail'e karşı uzun süredir büyük ölçekli siber operasyonlar yürütüyor olması, İran'ın bu operasyonları aynı çalışma biçimi, aynı altyapı ve hedeflere ulaşmak için aynı araçlarla sürdürme ve derinleştirme yeteneğine olan güvenini artırdı.

İranlı etki ajanları, X, Facebook, Instagram, YouTube, TikTok, WhatsApp ve Telegram gibi önde gelen sosyal medya platformlarını yoğun şekilde kullanıyor. Ayrıca Google Formlar, Drive gibi imza toplama siteleri ve bağış toplamak için PayPal hesapları gibi ek açık ve ücretsiz çevrimiçi hizmetleri de bilgi toplamak için kullandıkları gözlemleniyor.

Savaş sırasında siber etki ağlarının izlenmesi ve analizi, İranlı ajanların sahte hesaplardan iş ilanları ve anket dağıtımı yoluyla İsraillileri çeşitli görevler için işe almaya çalıştığını ortaya çıkardı.

Bireysel talepler arasında, diğer şeylerin yanı sıra, İranlılar tarafından tasarlanan pankartları kamuya açık yerlere asmak, protestocuları ve güvenlik personelini fotoğraflamak, anket doldurmak ve hatta İsrailli bir mahkumun ailesi için paket teslim etmek, çiçek sipariş etmek ve popüler bir İsrail Telegram kanalında reklam vermek için ödeme yapmak gibi gerçek işler yapmak yer alıyor.

Bu işe alım yöntemi İranlılar için zaten başarılı olduğunu kanıtladı; yüzlerce, belki daha fazla İsrailli, İranlı ajanlarla temas halinde görünüyor ve onlardan emir alıyor. İsrail güvenlik servislerine göre, bu kişiler aldatma, ikna ve para yoluyla tehlikeli ve cesur eylemler gerçekleştirmeye teşvik ediliyor; hatta bazıları İran adına öldürmeye bile istekli durumda.

Bazen bağlantı, bir bilgisayar veya mobil cihazda beliren bir mesajla başlıyor. Diğer durumlarda ise İsrailliler, basit fotoğrafçılık işleri karşılığında "kolay para" söylentileri yayıyorlar. Bir İsrailli ile bir İranlının sıradan bir vatandaş veya iş adamı gibi davranarak belirli ülkelere yaptığı turistik veya iş gezisi, İran için casusluk operasyonuna dönüşebiliyor.

İsrail'de yaygın olan varsayım, İran'ın geniş çaplı faaliyetlerde bulunduğu yönündedir; bu faaliyetler, etki ve psikolojik manipülasyondan ajanların doğrudan operasyonuna kadar uzanıyor.

Güvenlik kaynakları, İsraillileri içerikle "tuzağa düşürmenin" ve sosyal medya ağları aracılığıyla kademeli olarak casusluk görevlerine yönlendirmenin kolay olduğuna inanıyor. Ayrıca, operatörlerin ve şahsiyetlerin isimlerinin seçimi, logoların tasarımı ve grafik yayınlar için net bir tasarım çizgisinin oluşturulması, İran'ın İsrail'deki yerel söylemi ve nüansları derinlemesine anladığını gösteriyor.

İşe alım süreci, "kötüden daha kötüye" giden "devamlı" yöntemle yürütülüyor; bu yöntemde İranlılarla temas kurmuş İsrailliler, sokakları ve tabelaları fotoğraflamak, üniformaları yakmak gibi kendileri için tehlike oluşturmayan görevlerle başlamakta ve daha sonra görevler karmaşıklaşıyor; örneğin önemli kişilerin adreslerini fotoğraflamak, bir kamu figürünün tedavi gördüğü hastaneye gitmek veya silah temin edip kullanmak gibi.

Bilimsel olarak, İranlıların üzerinde çalıştığı iki ana yol var.

Birincisi askeri olup, gelecekteki bir saldırıya hazırlık olarak hedeflerin kesin belirlenmesi, fotoğraflanması ve belgelenmesini içeriyor. 

İkincisi ise ideolojik olup, İsraillileri sosyal ve siyasi bölünmeleri derinleştirmek, gerilim ve siyasi kaos yaratmak, toplumun bazı kesimleri arasında güvensizlik ekmek, gösterileri teşvik etmek ve hükümete ve kurumlara olan güveni zayıflatmak için kullanılıyor.

Bu, İsrail'deki söylemi hedef alan çeşitli etki operasyonları yoluyla, sosyal medya paylaşımları, duvar yazıları ve İsrail hükümetini ve liderlerini aşağılayan yayınlar aracılığıyla gerçekleştiriliyor. Yapay zeka ürünlerinin kullanımı da özellikle poster tasarımında ve vatandaşları, gazetecileri ve seçilmiş yetkilileri aldatabilecek sahte videoların dağıtımında öne çıkıyor.

Etki ağları gelişmeye devam ediyor ve İsrail'deki güncel olaylar şaşırtıcı bir hızla ilerleyerek yeni etki operasyonları için verimli bir ortam yaratıyor.

Bu ortam da İran'ın dijital ve siber alandaki gücünün imajını güçlendiriyor ve İranlıların İsrail toplumuna karşı harekete geçme kabiliyetini artırıyor.

Güvenlik değerlendirmelerine göre, gizli savaş tüm hızıyla devam ediyor.

İranlıların, özellikle İsrail ile İran arasındaki 12 günlük savaşın sonuçları ışığında, İsrail'de görevler yürütmek üzere çevrimiçi eleman temini çabalarını yoğunlaştırması bekleniyor.

Şin Bet ve polis, İranlılar için çalışan 46 İsrailliyi kapsayan 30 vakayı ortaya çıkardı; bunların çoğu şu anda İsrail'de hapis yatıyor.

İncelenen vakaların analizi, İsrail istihbaratının İran faaliyetlerini ortaya çıkarmada karşılaştığı karmaşıklığı ve zorluğu ortaya koydu; zira bu faaliyetler yaş gruplarını, etnik kökenleri, sektörleri ve coğrafi bölgeleri kapsıyor.

Hedefler arasında tek bir ayırt edici özellik yok; dini aşırılık yanlıları, yeni göçmenler ve hatta askerler, öğrenciler ve yetişkinler gibi çeşitli geçmişlere sahip kişiler yer alıyor.

Ancak bunların çoğunun ortak paydası para arayışı ile birlikte "devletle" kısmi ve zayıf bir bağlantı veya "devletten" ve kurumlarından yabancılaşma duygusu.

İsrail varlığı, siber alanın ve İran'ın nüfuz etme girişimlerinin yarattığı tehdide karşı koymak için adımlar atıyor ve çeşitli çalışma alanlarını kapsayan entegre bir çözüm arıyor: mevzuat, teknolojik çözümler geliştirme, araştırmayı teşvik etme ve teknolojik cehaleti ortadan kaldırma.

Bu alanda aktif olan tüm tarafların katılımıyla; güvenlik kurumları, araştırma ve akademik kuruluşlar, medya, sivil toplum örgütleri, yasama organları, sosyal medya platformları ve teknoloji şirketleri gibi paydaşlar yer alıyor.

İsrail güvenlik teşkilatının liderleri, "düşmanın kurnaz ve yetenekli" olduğunu ve "rastgele" hareket ettiğini, yani her yöne ateş açarak her olası hedefi vurmayı ve mali bir ödül karşılığında kendisiyle çalışmaya istekli İsrailliler bulmayı umduğunu fark ediyor.

İsrail, İran'ın sosyal medya platformlarındaki, günlük hayattaki ve savaşlardaki giderek artan etkisini ciddiye alıyor; zira İran, İsrail kamuoyunun zaaflarını biliyor ve medya çılgınlığı yaratarak kamuoyunu ve hatta karar vericileri etkilemeyi başarıyor.

Geçen yıl, devam eden bir savaş sırasında İran savunma üslerini ve sistemlerini fotoğrafladıkları için bu kadar çok İsrailli tutuklandıysa, henüz yakalanmamış daha çok kişi var mıdır?

Elbette bu sorunun kesin bir cevabı yoktur; ancak kesin olan, sosyal medya aracılığıyla eleman devşirme yeteneğinin İranlıların müdahale etmeye ve nüfuz kurmaya devam etmesinin yolunu açmış olduğudur.

Belki de bu, İsrail "devlet" gözlemcisinin yaklaşan İsrail seçimlerinin bütünlüğüne yönelik siber tehdit konusunda yaptığı uyarıyı açıklayabilir.

Çeviri: YDH