İsrail’in Gazze’deki saldırıları ve insani kriz derinleşirken, Trump’ın barış planı fiilen işlevsiz kalıyor; uluslararası toplumun belirsizliği ve bölgedeki gerçekler, iki milyon Filistinlinin geleceğini giderek daha kritik bir hale getiriyor.
YDH- Londra merkezli Observer gazetesi, Donald Trump’ın barış planını alaycı bir dille “dikkat dağıtıcı bir girişim” olarak nitelendirdi.
Gazete, Gazze’de ilan edilen barış anlaşmasının gerçekte bölgenin “temizlenmesinden” başka bir amacı olmadığını vurgularken, İsrail’in Gazze Şeridi’ni bombalamaya devam ettiğini ve insani durumun ciddi biçimde kötüleştiğini aktardı.
İsrail işgal güçlerinin Gazze’deki şehirleri düzenli şekilde hedef almayı sürdürdüğüne dikkat çeken Observer, bölgeye yönelik yardım girişlerinin hâlâ sıkı kontrol altında tutulduğunu belirtti.
ABD Başkanı Trump’ın açıklamalarına rağmen, sahaya ulaşan insani yardımın yetersiz kaldığını vurguladı.
Observer’ın uluslararası ilişkiler editörü Steve Bloomfield, savaş sona erdikten sonra Gazze’yi “Byron Fırtınası” adlı şiddetli rüzgar ve yağmurun vurduğunu, hasar gören evlerin sular altında kaldığını, dayanıksız çadırların ise çöktüğünü ifade etti.
“Dünyanın başka hiçbir yerinde — özellikle İsrail’de — böyle can kayıpları yaşanmazdı. Ancak iki yıl boyunca neredeyse her binanın yerle bir edildiği Gazze’nin durumu farklı” dedi.
Bloomfield, soğuktan hayatını kaybeden iki çocuk ile yağmur suyunun sızdığı çadırlarda ve bombalanan evlerin yıkılan duvarlarının altında kalan birçok kişinin yaşamını yitirdiğini aktardı. “Durumun gerçekliği budur” diye ekledi.
Ateşkes anlaşmasının üzerinden dokuz hafta geçmesine rağmen, İsrailli tutukluların iadesi ve Filistinli rehinelerin serbest bırakılması dışında anlamlı bir ilerleme kaydedilmediğine dikkat çekildi.
İsrail’in Gazze içinde düzenli saldırılarını sürdürdüğüne işaret edilirken, resmi şehit sayısının bu ay başında 70 binin üzerine çıktığı hatırlatıldı.
Bloomfield, İsrail’in günde en az 600 yardım kamyonu gönderme taahhüdünü bir kez dahi yerine getirmediğini vurguladı. Bazı BM ve ticari kamyonların geçişine izin verildiğini, ancak bu miktarın kesinlikle yetersiz olduğunu belirtti.
Donald Trump tarafından kurulan barış konseyi ise fiilen varlığını sürdüremiyor. İsrail, konseye katılan herkesin detaylı incelenmesini kabul ederken, Filistin teknokrat komitesinin Trump’ın gözetiminde çalışmalarına izin vermiyor ve Filistin Yönetimi ile bağlantılı hiçbir kişinin katılımına onay vermedi.
Gazetenin yazarına göre, planda önerilen uluslararası istikrar gücü, İsrail’in Hamas’ı silahsızlandırmak istemesi nedeniyle belirsiz bir kavram olarak kalıyor. Bölgesel devletler ise bu güçlerin yalnızca barış koruma ve izleme misyonu üstlenmesini kabul ediyor.
Uluslararası Kriz Grubu’ndan kıdemli analist Emced Iraki, “Böyle bir güç, İsrail ordusunun bir uzantısı olmak için gitmeyecek” dedi.
Iraki, durumu, George Bush’un uçak gemisinde “Görev Tamamlandı” pankartıyla durduğu ve dünya liderlerinin Şarm el-Şeyh’te “Barış 2025” pankartı önünde Trump’ın Orta Doğu’nun yeni tarihi şafağı olarak tanımladığı girişimi kutladığı “acı an”a benzetti.
İngiltere’den Keir Starmer, Fransa’dan Emmanuel Macron ve Almanya’dan Friedrich Merz, Ukrayna için alternatif bir plan gerektiğini geç de olsa fark etmiş olmalarına rağmen, Gazze konusunda üç ülkeden de herhangi bir karşı öneri gelmedi.
Aslında üçü de Trump’ın içi boş planını kabul etmiş, değişiklik yapmayı reddetmiş durumda.
Iraklı analist, Gazze’deki ilerlemenin durmasının nedenlerinden birinin Ukrayna meselesi olduğunu belirtti. Trump’ın Gazze planından sorumlu iki isim – Wittkov ve Kushner – aynı zamanda Ukrayna dosyasını da yönetiyor; küçük bir ekip tüm süreçleri kontrol ederken, Dışişleri Bakanlığı gibi diğer kurumların söz hakkı bulunmuyor.
İsrail’in Gazze’de haritada çizilen sarı çizgiyi güçlendirdiği, bölgenin yarısından fazlasının fiilen kontrolüne geçtiği ifade edildi.
Iraki, “Şimdi korkulan şey, Gazze’nin insanların hayatta kalmakta zorlanacağı bir cehenneme dönüşmesi” dedi.
Observer’ın uluslararası ilişkiler editörü Steve Bloomfield, sözlerini şu değerlendirmeyle tamamladı:
“Gazze’de hâlâ iki milyon Filistinli yaşıyor. Eğer gelecek için umut aranıyorsa, onların kaderi dikkati dağılmış ve görevini tamamladığını düşünen bir Amerikan başkanının elinde olmamalı.”