Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro, ABD Başkanı Donald Trump’ın “petrol, toprak ve diğer varlıklar” açıklamalarının Washington’un gerçek niyetini ortaya koyduğunu belirtti.
YDH- CNN International’ın haberine göre, Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro, ABD Başkanı Donald Trump’ın Venezuela’nın ABD’ye ait “petrolü, toprağı ve diğer varlıkları çaldığı” yönündeki iddialarının, Washington’un ülkeye yönelik “gerçek niyetini” açığa çıkardığını söyledi.
“Asıl hedef rejim değişikliği ve kaynaklara el koymak”
Caracas’ta çarşamba günü yaptığı konuşmada Maduro, Trump’ın açıklamalarının ABD’nin Venezuela’da “rejim değişikliği” hedeflediğini ve ülkenin “toprakları ile doğal kaynakları üzerinde mülkiyet kurmak” istediğini ortaya koyduğunu belirtti.
ABD’nin daha önce Venezuela açıklarındaki deniz gücü yığınağını uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle savunduğunu hatırlatan Maduro, bu söylemin gerçeği yansıtmadığını ifade etti.
Maduro konuşmasında, “Bu basitçe savaş kışkırtıcılığı ve sömürgeci bir bahanedir. Bunu defalarca söyledik ve şimdi herkes gerçeği görüyor. Gerçek açığa çıktı.” dedi.
“Kukla bir hükümet dayatma girişimi”
Maduro, Washington’un amacının Venezuela’da kısa sürede çökecek bir hükümet dayatmak olduğunu savunarak, “Venezuela’daki hedef, Anayasa’yı, egemenliği ve tüm zenginliği teslim edecek, ülkeyi bir koloniye çevirecek bir kukla hükümet dayatmaktır. Bu asla gerçekleşmeyecek.” ifadelerini kullandı.
Trump’tan “petrol ve toprak” vurgusu
Habere göre Trump, salı günü Truth Social hesabından yaptığı paylaşımda, Venezuela çevresindeki askeri yığınağın, ülkenin ABD’ye “daha önce bizden çaldığı petrolü, toprağı ve diğer varlıkları geri verene kadar” artacağını yazdı.
Trump, çarşamba günü gazetecilere yaptığı açıklamada ise Venezuela’nın “enerji haklarını yasa dışı biçimde elinden aldığını” öne sürerek, “Toprağı, petrol haklarını, sahip olduğumuz her şeyi geri alıyoruz. Şirketlerimizi kovdular ve biz bunları geri istiyoruz.” dedi.
Petrolün devletleştirilmesi ve tarihsel arka plan
Venezuela, petrol sektörünü 1970’li yıllarda devlet kontrolüne aldı. Bu tarihten önce ABD’li şirketlerin ülkenin petrol sahalarında daha geniş bir varlığa sahip olduğu hatırlatıldı.
Askeri tehditler ve bölgesel gerilim
Trump, ABD’nin Venezuela’ya karşı yakın zamanda askeri saldırılar düzenleyebileceği uyarısını daha önce de yineledi.
Trump ayrıca ABD’ye uyuşturucu sokan her ülkenin “saldırıya açık hedef” olduğunu söyledi; bu açıklama komşu Kolombiya’nın da ima edildiği şeklinde yorumlandı.
Kolombiya’ya çağrı
Maduro, konuşmasında Kolombiya halkına ve kurumlarına seslenerek iki ülkenin egemenliğini birlikte savunma çağrısı yaptı.
Maduro, “Kolombiya halkına, toplumsal hareketlerine, siyasi güçlerine ve çok iyi tanıdığım Kolombiya ordusuna çağrıda bulunuyorum. Ülkelerimizin egemenliğine kimsenin dokunamaması için Venezuela ile tam bir birlik çağrısı yapıyorum.” dedi.
BM temasları ve “egemenliğe tehdit” vurgusu
Venezuela hükümeti, Maduro’nun Trump’ın açıklamalarını Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres ile yaptığı telefon görüşmesinde de gündeme getirdiğini bildirdi.
Hükümet açıklamasında, “Bu tür ifadelerin, egemenliğe, uluslararası hukuka ve barışa doğrudan tehdit oluşturduğu için BM sistemi tarafından kategorik olarak reddedilmesi gerektiği” vurgulandı.
Maduro ayrıca. ABD’nin son adımlarını “uluslararası birlikte yaşama ilkesine aykırı bir barbarlık diplomasisi” olarak niteledi.
BM’den “gerilimi düşürme” mesajı
Guterres’in ofisi görüşmenin gerçekleştiğini doğrulayarak, Genel Sekreter’in “üye devletlerin uluslararası hukuka, özellikle BM Şartı’na saygı göstermesi, itidal göstermesi ve bölgesel istikrarı korumak için gerilimi düşürmesi gerektiği” yönündeki tutumunu yinelediğini aktardı.
BM Sözcüsü Ferhan Hak ise Guterres’in ABD ile Venezuela arasında daha fazla tırmanmanın önlenmesine odaklandığını söyledi. Hak, “Her zamanki gibi, her türlü anlaşmazlığın barışçıl yollarla çözülmesi gerektiğine inanıyor” dedi.
Trump’ın, yaptırım uygulanan tüm petrol tankerlerinin Venezuela’dan geçişine abluka getireceğini söylemesinden bir gün sonra yaşanan bu açıklamaların ardından, böyle bir adımın uluslararası hukuku ihlal edip etmeyeceği soruldu.
Hak, “Bu aşamada uygulanabilir hukuk kurallarının ne olduğuna bakıyoruz ve durumu inceliyoruz; ancak tarafların BM Şartı’na uyması gerektiği açıktır.” ifadelerini kullandı.