Doğu Akdeniz’de gaz ve jeopolitik

img
Doğu Akdeniz’de gaz ve jeopolitik YDH

Arap Center, Doğu Akdeniz’deki doğal gaz keşiflerinin Avrupa enerji güvenliği ve bölgesel barış beklentilerini neden karşılayamadığını, ülke bazlı jeopolitik, ekonomik ve altyapısal engeller üzerinden analiz etti.




YDH- Washington merkezli Arab Center'de yayımlanan rapor, Doğu Akdeniz’de keşfedilen doğal gazın neden beklenen ekonomik ve diplomatik atılımı yaratamadığını tartışıyor. Raporun yazarı Jim Krane, Mısır, İsrail, Kıbrıs, Türkiye, Lübnan ve Suriye üzerinden gaz üretimi, ticareti ve altyapısının nasıl jeopolitik engellere takıldığını açıklıyor

 

Giriş

1999’dan bu yana Kıbrıs, Mısır, İsrail, Lübnan ve Türkiye açıklarındaki Doğu Akdeniz derin deniz havzalarında gerçekleştirilen doğal gaz keşifleri, üç temel nedenden ötürü büyük bir heyecan yarattı. İlk olarak, bu gaz sahaları uzun süre Rus tedarikinin hâkim olduğu ve çeşitlendirmekte zorlanan Avrupa Birliği’ne (AB) oldukça yakın bir konumda bulunuyor. Bu nedenle, Doğu Akdeniz’den Yunanistan ve İtalya’ya uzanacak bir denizaltı boru hattı ihtimali, Avrupa için yeni bir umut kaynağı hâline geldi.

İkinci olarak, gaz keşfinin yapıldığı ülkelerden biri de uzun yıllar net gaz ithalatçısı olan ancak bir on yıl içinde net ihracatçıya dönüşen İsrail’dir. İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri, İsrail gazını bölgedeki ülkelerle ekonomik bağlar kurmak ve İsrail’i bölgeye entegre etmek için bir araç olarak gördü.

Örneğin, ABD’li büyük petrol şirketlerinden biri olan Chevron’un İsrail gaz sahalarının geliştirilmesine dâhil edilmesi, uluslararası petrol şirketlerinin Kuveyt ve Suudi Arabistan’daki uzun süreli Arap ortaklarıyla ilişkileri zedelemeden İsrail’de iş yapabileceğini gösterdi.

Üçüncü olarak, doğal gazın Doğu Akdeniz’e kıyıdaş devletler arasındaki uzun süredir devam eden deniz, hatta kara sınırı anlaşmazlıklarını çözmek için potansiyel bir katalizör olabileceği düşünülüyordu. Bu sınırların belirlenmesinin mülkiyet haklarını netleştirerek yatırım riskini azaltacağı ve böylece sermaye akışını mümkün kılacağı varsayılıyordu.

Doğal gaz gelirlerinin açığa çıkmasının, karşıt konumdaki devletleri toprak anlaşmazlıklarını çözmeye teşvik edeceği umuluyordu. 1974’ten bu yana devam eden Kıbrıs’ın paylaşımına ilişkin Türkiye–Yunanistan anlaşmazlığının çözümü ise “büyük ödül” olarak görülüyordu.

Bazı açılardan, Doğu Akdeniz gazının bölgesel siyasal ekonomiye girişi bir başarı sayılabilir. Yüzyılın başından bu yana yaklaşık 80 trilyon fit küp (Tcf) birleşik rezerv keşfedildi ve üretimdeki artışlar da dikkat çekici oldu. Mısır ve İsrail, 2000’li yılların başından itibaren üretimlerini artırdı. Kıbrıs’ın 2027’de[1] ilk üretime geçmesi öngörülürken, 2026’da yeni sahaların devreye girmesi planlanıyor.

Önemli olan bir diğer husus, Mısır ve İsrail kaynaklı sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ihracatının, AB’nin 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı geniş çaplı işgalinin ardından Rus gazı ithalatını azaltmasıyla oluşan arz açığının bir bölümünü kapatmış olmasıdır.

Ayrıca, umut edilen “gaz diplomasisi”nin bazı unsurları da hayata geçti; bunların en önemlisi, 2022’de ABD aracılığıyla İsrail ile Lübnan arasında imzalanan deniz yetki sınırı anlaşmasıdır. İsrail ayrıca Mısır ve Ürdün ile geliştirdiği enerji ihracat ilişkilerini, 7 Ekim sonrası Gazze, Lübnan, Suriye, Yemen’deki Husiler ve İran’a karşı yürüttüğü savaşlara rağmen sürdürebildi.

Bununla birlikte, başlangıçtaki barış ve bölgesel istikrar beklentileri bugün oldukça safça görünüyor. İsrail’in Gazze ve Lübnan’daki savaşları ile Husilerin Kızıldeniz’de yürüttüğü ve bazı LNG sevkiyatlarının[2] yeniden yönlendirilmesini gerektiren saldırılar, Doğu Akdeniz gaz üretiminin başlamasının bölgesel çatışmaları yatıştırmada veya düşman aktörleri yakınlaştırmada pek bir etkisinin olmadığını ortaya koydu.

Ayrıca, İsrail ile AB arasında öngörülen denizaltı gaz boru hattı projesi gerekli finansmanı sağlayamadı ve bu yöndeki lobi faaliyetleri de çıkmaza girmiş[3] görünüyor. Bölge dışına Doğu Akdeniz gazını taşımaya imkân tanıyan tek altyapı ise Mısır’daki yirmi yıllık iki LNG terminalinden ibaret.

Bu makale, Doğu Akdeniz gaz üretimi ve ticaretinin büyümesinin arkasındaki dinamikleri ülke bazında inceliyor ve bölgenin hidrokarbon kaynaklarının ne Avrupa enerji güvenliğini güçlendirebildiğini ne de bölgesel çatışmaların çözümüne katkı sağlayabildiğini ortaya koyan jeopolitik ve ekonomik engelleri analiz ediyor.

Kaynaklara genel bakış

Orta Doğu’nun daha büyük rezerv havzaları, Arap Körfezi bölgesi ve Batı Akdeniz’le karşılaştırıldığında, Doğu Akdeniz ülkeleri çoğu zaman “nüfusu fazla, ancak enerji kaynakları sınırlı” bölgeler olarak görülmüştür. Ancak bu nitelendirme tam olarak gerçeği yansıtmaz. Örneğin Mısır, büyük bir rezerv sahibidir; 1880’lerden bu yana petrol, 1960’lardan bu yana da iç piyasa için doğal gaz üretmektedir.[4]

Buna rağmen, Mısır’ın yakın dönemde yaşadığı doğal gaz patlaması birçok gözlemci için sürpriz niteliğindeydi. ABD merkezli Noble Energy (2020’de Chevron tarafından satın alındı), 2009 ve 2010 yıllarında sırasıyla 13.7 Tcf’lik Tamar sahasını ve 17 Tcf’lik Leviathan sahasını İsrail açıklarında keşfetti; İtalyan enerji şirketi ENI ise 2015’te Mısır’ın 11 Tcf’lik Zohr sahasını buldu.[5]

Doğu Akdeniz’deki kanıtlanmış doğal gaz rezervlerinin yaklaşık üçte ikisi Mısır’da bulunduğundan, bölgesel rezervlere Mısır hâkimdir. Ancak Mısır’ın rezervleri, Cezayir’in sahip olduklarının yarısından az olup Katar’ın rezervlerinin yalnızca yüzde 9’una karşılık gelmektedir.

Mısır ayrıca doğalgaz üretiminde de lider konumda olup, 2024 yılında günlük 4,6 milyar kübik feet (bcf/d) üretimle İsrail'in 2,1 bcf/d'lik üretiminin iki katından fazla üretim gerçekleştirmiştir. Bu makalede ele alınan diğer Doğu Akdeniz ülkelerinin hiçbiri doğal gaz üretmemektedir; tek istisna, 2011–2024 iç savaşı nedeniyle daha önce güçlü olan petrol ve gaz sektörünün çökmesi sonucu artık yalnızca sembolik düzeyde üretim yapabilen Suriye’dir.

Kıbrıs’ta son dönemde keşfedilen birkaç saha ise önümüzdeki yıllarda üretime alınmayı beklemektedir; 3.1 Tcf’lik Cronos sahasında ilk üretimin 2027 gibi erken bir tarihte başlaması mümkündür.[6]

Doğal gazın bölgesel ticareti, orta akım altyapısının gelişimine bağımlı olduğundan hâlâ emekleme aşamasındadır. Doğu Akdeniz’de LNG ihracat kapasitesine sahip tek ülke Mısır’dır.

İsrail ile Mısır arasındaki sınıraşan boru hatları mütevazı bir ticareti taşımakta; Ürdün ve Suriye’ye ise daha küçük hacimlerde gaz sevk edilmektedir.[7] Libya ve Cezayir, AB ülkelerine denizaltı boru hatlarıyla gaz ihraç edebilse de Doğu Akdeniz’in geri kalanında bu tür bir altyapı bulunmamaktadır.

Mısır

Yukarıda belirtildiği gibi, Mısır Doğu Akdeniz’in en büyük doğal gaz üreticisi, tüketicisi ve rezerv sahibidir. 116 milyonluk nüfusuyla bölgenin en kalabalık ülkesidir ve aynı zamanda en önemli ihracatçısıdır: Komşu ülkelerden doğal gaz ithal edip LNG olarak yeniden ihraç edebilen bölgedeki tek devlettir.

Mısır’ın iki LNG tesisinde toplam yıllık 12.7 milyon ton (mtpa) doğal gaz sıvılaştırma kapasitesi bulunur; bunlardan biri Nil Deltası’nın doğusundaki Damietta’da, diğeri ise batısındaki İdku’da yer alır.

Bu nedenle Mısır, Doğu Akdeniz’in “gaz merkezi” konumundadır—ve başka bir ülkede boru hattı kapasitesi inşa edilmediği veya yeni bir LNG ihracat tesisi faaliyete geçmediği sürece de bu konumunu koruyacaktır. 2025 ortası itibarıyla ise böyle bir gelişmenin olası görünmediği belirtilmektedir.

Mısır ayrıca uluslararası petrol şirketlerinden (IOC’ler) önemli miktarda yatırım çekmeyi başarmıştır; bu şirketler Mısır açıklarında arama ve üretim sahaları kiralamış ve çeşitli keşifler yapmıştır. 2024 yılında Mısır’ın doğal gaz üretimi günlük ortalama 4.6 Bcf/d seviyesinde gerçekleşmiş, ancak tüketimi 5.8 Bcf/d’ye ulaşmıştır. Bu da 2024’te ülkenin net doğal gaz ithalatçısı olduğu anlamına gelir.

Veriler, Mısır’ın artan iç talebinin ihracat üzerindeki başlıca engeli oluşturduğunu göstermektedir. Bu nedenle Mısır’ın LNG ihracatı dönemsel olarak dalgalanmış, Damietta ve İdku tesislerinin sıvılaştırma kapasiteleri uzun süreler boyunca düşük kullanım oranlarıyla çalışmıştır. Bu iç talebin büyük kısmı, devlet tarafından sübvanse edilen elektrik tüketimindeki artıştan kaynaklanmaktadır.[8] Mısır, tüketici sübvansiyonlarını kaldırma sözü vermiş ve talebi yönetmek için yeni yatırımlara başlamıştır; bunlar arasında gazla çalışan yeni elektrik santralleri, güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kapasitesi ile 2025 itibarıyla[9] hâlâ inşaat aşamasında olan 4.8 GW’lık nükleer üretim kapasitesi yer almaktadır.

Mısır’ın doğal gaz tüketimindeki yapısal baskılar, ülkeyi İsrail’den doğal gaz ithal etmeye yönlendirmiştir. Bu gaz hem iç piyasada kullanılmakta hem de arz fazlası oluştuğunda LNG olarak yeniden ihraç edilmektedir.[10]

Bu ticaret iki sınır aşan boru hattı aracılığıyla gerçekleşmektedir. Arap Gaz Boru Hattı (AGP) ve Sina’nın kuzeyinden geçen Ariş–Aşkelon boru hattı, İsrail ile bölge ülkeleri arasında doğal gaz taşımaktadır. AGP, Mısır’ın Suriye, Lübnan ve Ürdün’e doğal gaz ihraç edebildiği bölgesel bir boru hattıdır; ancak Mısır hükümeti ihracattan önce iç talebi karşılamayı önceliklendirdiği için hat yeterince kullanılmamaktadır.

Ariş–Aşkelon hattı ise 2008’de Mısır gazını İsrail’e taşımak amacıyla AGP’nin denizaltı uzantısı olarak inşa edilmiştir. Ancak Mısır’daki iç talep baskısı ve İsrail’in kendi gaz keşifleri nedeniyle akış yönü tersine dönmüş; artık İsrail kendi açık deniz sahalarından çıkardığı gazı Mısır’a göndermektedir.[11]

Mısır, 2023 yılında yaklaşık 173 Bcf doğal gazı LNG olarak ihraç etmiş, bu hacim 3.7 mtpa’ya karşılık gelmiştir. Ana ihracat pazarları Avrupa ve Türkiye olmuş, daha küçük hacimler ise Asya-Pasifik, Orta ve Güney Amerika’ya yönlendirilmiştir.

Mısır, iç piyasadaki talebin mevsimsel artışlarını karşılamak için dönemsel olarak LNG ithal etmektedir; iç talebin artmaya devam edeceği beklendiğinden bu eğilim sürecektir.[12] Bu nedenle Mısır’ın gelecekte İsrail’den ve muhtemelen Kıbrıs’tan daha fazla gaz temin etmesi gerekebilir.

Gelecekte Mısır’ın gaz ticareti, elektrik ithalatı ve ihracatıyla da desteklenebilir. Mısır, Suudi Arabistan ile iki yönlü elektrik ticaretine[13] imkân verecek 3 GW kapasiteli yüksek gerilim doğru akım (HVDC) bağlantısı inşa etmektedir.

Yunanistan ise Mısır ile sınır aşan bir elektrik bağlantısını değerlendirmektedir. GREGY Enterkonnektörü[14] adı verilen bu proje, Mısır ile Yunanistan’ı denizaltı bir HVDC kablosuyla bağlamayı amaçlamaktadır; ancak henüz nihai yatırım kararı alınmamıştır.

Mısır, yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam kapasitedeki payını 2022’deki yüzde 20 seviyesinden 2035’e kadar yüzde 42’ye çıkarmayı hedeflemekte; bunun için özellikle güneş ve rüzgâr yatırımlarını artırarak[15] doğal gazın payını azaltmayı planlamaktadır. Rusya tarafından finanse edilen ve 2030’da tam kapasiteye ulaşması beklenen nükleer santral ise 4.8 GW ilave[16] temiz enerji üretim kapasitesi sağlayacaktır.

Karmaşıklaştırıcı unsurlar

Mısır’ın bölgesel enerji ticaretinin başlıca merkezi konumu üç temel sorun nedeniyle zayıflamıştır. İlk sorun, İsrail’in 7 Ekim sonrası yürüttüğü bölgesel askerî harekâtların Mısır’a yönelik gaz ihracatını kesintiye uğratmasıdır.

Örneğin 2023’teki Gazze savaşı sırasında, İsrail açıklarındaki Tamar sahasının bir ay süreyle kapatılması Mısır’a yapılan sevkiyatı durdurmuş ve gelecekteki potansiyel kesintilerin ciddiyetini gözler önüne sermiştir.

Gazze savaşı sürecinde Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’den geçen ya da yakınından geçen gemilere yönelik saldırıları, Mısır’ın Süveyş Kanalı geçişlerinden[17] elde ettiği transit gelirlerini ciddi şekilde azaltarak önemli bir ticaret güzergâhını sekteye uğratmıştır.

Haziran 2025’te İsrail’in İran’la yaşadığı savaş sırasında da, İsrail Leviathan ve Kariş sahalarındaki üretimi durdurmuş, bu durum Mısır’a yapılan gaz ihracatını bir kez daha keskin biçimde düşürmüştür.[18]

İkinci sorun, Mısır’ın deniz açıklarındaki Zohr sahasının teknik ve ekonomik zorluklar nedeniyle rezervlerinin aşağı yönlü revize edilmesi ve üretimin düşmesidir.[19] Zohr’da yaşanan sorunlar, Mısır’daki doğal gaz üretiminin gerilemesinin başlıca nedenlerinden biridir; bu durum ithalata olan bağımlılığı artırmış ve ithalatın yetersiz kaldığı dönemlerde ülkede elektrik kesintilerine yol açmıştır.[20]

Üçüncü sorun ise daha önce belirtildiği üzere Mısır’daki hızla artan elektrik talebidir. Bu artış, doğal gazın giderek daha büyük bir bölümünün iç piyasaya yönlendirilmesine ve Mısır’ın ihracata ayırabileceği gaz fazlasının bulunmadığı[21] dönemlerin uzamasına neden olmaktadır.

Tüketici sübvansiyonları, hızla artan elektrik tüketiminin önemli nedenlerinden biridir; zira fiyatlar hâlâ devletin üretim maliyetinin altındadır. Uluslararası Para Fonu’ndan 2024’te sağlanan 8 milyar dolarlık kredi kapsamında, Mısır’ın tüketici enerji sübvansiyonlarını[22] kademeli olarak azaltması gerekmektedir.

Tam olarak uygulandığı takdirde, sübvansiyon reformu elektrik ve gaz talebindeki büyümeyi yavaşlatacaktır. Ancak reformların yurttaşlar üzerindeki ekonomik etkisini hafifletecek önlemler olmaksızın uygulanması toplumsal huzursuzluğa yol açabileceğinden, Mısır hükümeti bu konuda temkinli davranmaktadır.

Doğu Akdeniz gazının nerede üretilirse üretilsin büyük ölçüde Mısır üzerinden geçecek olması, Mısır’ın yaşadığı sorunları ülke dışındaki yatırımcılar açısından da bir risk haline getirmektedir. Bu durum, İsrail ve Kıbrıs açıklarında arama ve geliştirme faaliyetlerinde bulunan şirketler için de geçerlidir.

Yatırımcıların karşı karşıya olduğu riskler, Mısır devletine ait Mısır Genel Petrol Kurumu’nun (EGPC), doğal gazı sabit 4 dolar/MMBtu fiyatıyla elektrik sektörüne satarken uğradığı kayıplarda açıkça görülmektedir; zira bu fiyat, EGPC’nin gaz tedarik ederken ödediği fiyatın altındadır.

EGPC’nin ödeme aralığı 2024 itibarıyla kara üretimi için 2,65 dolar/MMBtu’dan, ENI’nin Zohr sahasındaki üretiminde 6,20 dolara, İsrail’den ithal edilen gazda 6,50 dolara ve spot LNG kargolarında[23] 10 dolar/MMBtu’ya (hatta daha fazlasına) kadar çıkmaktadır.

EGPC’nin devlet elektrik sektörüne gaz satışından kaynaklanan zararları, elektrik sektörünün halka zarar ederek satış yapmasıyla da paralellik göstermektedir. Bu nedenle, Doğu Akdeniz’de faaliyet gösteren uluslararası petrol şirketleri, gazın Mısır’daki sıvılaştırma terminallerine ulaşsa dahi Mısır’a satışa bağımlı hâle gelmek konusunda temkinli[24] davranmaktadır.

Ayrıca Mısır, politik istikrarsızlık dönemlerinde sözleşme revizyonları ve hatta sözleşme ihlalleri geçmişine sahiptir. Örneğin 2013’teki askerî darbenin ardından Mısır hükümeti, yabancı petrol şirketlerine olan ödemelerinde 7 milyar dolardan fazla gecikmeye düşmüştü.

Mısır daha sonra borçlarını ödeyerek yabancı yatırımcıların güvenini kısmen geri kazanmış olsa da, benzer bir kesintinin gelecekte yaşanma ihtimali[25] yatırımcıların zihninde varlığını sürdürmektedir.

İsrail

Geçmişte hidrokarbon kaynakları açısından yetersiz olduğu varsayılan İsrail, kısa süre içinde Mısır’ın ardından Doğu Akdeniz’in ikinci büyük doğal gaz üreticisi hâline gelmiştir.

İsrail’in başlıca açık deniz sahaları Noble Energy tarafından keşfedilmiş, 2020’de Teksas merkezli Noble’ı satın alan Chevron tarafından devralınmıştır. Chevron, Leviathan ve Tamar olmak üzere en büyük iki üretim sahasını işletmektedir. (İsrailli şirketler de bu sahalarda pay sahibidir.)

7,5 milyonluk nüfusu nispeten küçük olduğundan, İsrail elektrik üretiminin yüzde 71’ini gazla sağlayabilmekte (ve yurtiçi kömür kullanımının büyük bölümünü ikame edebilmekte) ve buna rağmen ihracata yetecek bir fazlalığı koruyabilmektedir.

2024 yılında İsrail gaz üretiminin yaklaşık yarısı[26] ihraç edilmiştir. İşgal Altındaki Filistin Topraklarında enerji tüketiminin nispeten düşük olması—kişi başı yıllık yaklaşık 4 bin kilovatsaat; Yeşil Hat içindeki kişi başı 34 bin kWh’a karşılık—İsrail’in daha fazla gaz[27] ihraç edebilmesi anlamına gelmektedir.

İsrail, Batı Şeria’daki 3,3 milyon Filistinliye ve zaman zaman Gazze’deki 2 milyon Filistinliye küçük miktarlarda elektrik satmaktadır.[28]

Bölgesel çıkmaz

İsrail’in ürettiği gaz fazlasına rağmen, jeopolitik, altyapısal ve pazar temelli engeller bu kaynakların tam anlamıyla değerlendirilebilmesini kısıtlamaktadır. İsrail, Avrupa’daki veya spot LNG piyasalarındaki[29] daha yüksek fiyatlara kıyasla sınır komşularında fiyatların düşük olması nedeniyle, gazını komşu ülkeler dışına ihraç etmekte zorlanmaktadır.

İsrail’in bölgesel çatışmalara dâhil olması yabancı yatırımı caydırmış; çevre ülkeler arasındaki anlaşmazlıklar ise İsrail gazını Avrupa pazarına taşıyabilecek uzun mesafeli boru hatlarına dair fırsatları baltalamıştır.

Buna karşın, İsrail’in gaz ihracatı sınırlı da olsa bazı siyasi ve diplomatik kazanımlar sağlamıştır. Chevron’un 2020’de Noble Energy’yi satın alması, bölgesel entegrasyon açısından önemli bir adım olmuştur; zira bu gelişme, uluslararası petrol şirketlerinin (IOC’lerin) Arap hükümetleriyle olan ilişkilerini riske atmadan artık İsrail’de yatırım yapıp faaliyette bulunabileceklerini göstermiştir.

Uzun yıllar boyunca petrol ihraç eden Arap ülkeleri, IOC’lerin İsrail’de faaliyet göstermesini engellemek için piyasa güçlerini kullanmış, ancak bu itirazlar İsrail’in 2020’de Bahreyn, Fas ve Birleşik Arap Emirlikleri ile İbrahim Anlaşmalarını imzalamasıyla zayıflamaya başlamıştır.

Aşağıda daha ayrıntılı ele alınacağı üzere, İsrail’in doğal gaz aramaları Lübnan ile 2022 Deniz Yetki Alanı Anlaşması’nın oluşmasında da katalizör rolü oynamıştır; zira iki ülkenin diplomatik ilişkileri bulunmamaktadır.

Ancak İsrail’in başlıca ihracat hedefi, İsrail gazını Kıbrıs ve Yunanistan üzerinden geniş AB pazarına ulaştıracak bir boru hattıydı; fakat bu proje teknik zorluklar, yüksek maliyetler ve Türkiye’nin muhalefeti[30] nedeniyle hayata geçirilememiştir. Türkiye, 2024’te İsrail’in Gazze’deki savaşını protesto etmek için İsrail’le ticareti durdurmuştur. Bu koşullar altında İsrail’in AB ile tek gaz bağlantısı Mısır’daki LNG tesisleri üzerinden sağlanmaktadır.

Bu zorluklar ışığında, İsrailli gaz üreticilerinin odaklarını İsrail’in sınır komşularına kaydırdığı görülmektedir. 2025’te Chevron ve Leviathan sahasındaki ortakları, Mısır’a gaz ihracatını 2024’teki günlük 0,6 milyar fit küpten, önümüzdeki yıllarda yaklaşık 1,25 bcf/d seviyesine çıkarmayı; Ürdün’e[31] yapılan günlük 0,2 bcf/d’lik ihracatı ise sürdürmeyi veya artırmayı öngören bir anlaşma imzalamıştır.

İsrail gazı, Ariş-Ashkelon (Doğu Akdeniz Gaz [EMG]) boru hattındaki akışın tersine çevrilmesi sayesinde Mısır’a ulaşmakta; buradan Mısır’ın Damietta LNG terminaline taşınarak koşullar elverdiğinde yeniden ihraç edilmektedir. İsrail-Mısır arasındaki ikinci boru hattı Nitzana’nın ise 2028’de[32] açılması planlanmaktadır.

Mısır’ın İsrail açısından cazibesi, LNG tesislerindeki kapasitesinden kaynaklanmakta; bu tesisler İsrail gazının uluslararası pazarlara yeniden ihracı için bir kanal sunmaktadır. AB’ye yönelik boru hattı projelerinin durması nedeniyle, LNG seçeneği Chevron ve İsrailli ortakları için kritik önem taşımayı sürdürmektedir.

Ürdün’e gelince, İsrail bu ülkeye dolambaçlı Arab Gas Pipeline üzerinden ve daha doğrudan olan İsrail-Ürdün Gaz Boru Hattı üzerinden gaz ihraç etmektedir.

İsrail, Mısır pazarına aşırı bağımlılığı önlemek için hâlâ yeni pazarlar geliştirmeye çalışabilir. Yüzer LNG (FLNG) tesisleri, kamu hizmetleri ve büyük sanayi kuruluşları gibi son kullanıcıları çeşitlendirmek amacıyla bir seçenek olarak gündeme gelmişse de, güvenlik gerekçeleriyle bu öneriden vazgeçildiği bildirilmektedir.

Bunun yerine Chevron ve ortakları, Mısır ve Ürdün’e[33] daha az risk altında olan deniz altı boru hattı bağlantılarını genişletmeye odaklanmıştır. Bölgesel çatışma sırasında kalıcı olarak demirli FLNG gemileri saldırı riski altında olacaktır. Özetle, Mısır’ın rolü olmaksızın[34] İsrail gazının bölge dışına çıkarılması son derece güç görünmektedir.

Kıbrıs

Doğu Akdeniz’de en umut verici üçüncü hidrokarbon gelişmeleri, siyasi olarak bölünmüş bir AB üyesi olan Kıbrıs’ın güney kıyısı açıklarındaki derin sularda gerçekleşmiştir.

1974’te kuzey ve güney olarak fiilen bölünen adanın alt üçte ikisi uluslararası toplum tarafından tanınan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kontrolündeyken, üst üçte biri yalnızca Türkiye tarafından tanınan fiili bir ayrılıkçı yapı olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) tarafından yönetilmektedir.

ExxonMobil, TotalEnergies, ENI ve Chevron gibi uluslararası petrol şirketleri (IOC’ler), Kıbrıs’ın elektrik üretiminde pahalı ve kirli petrol bazlı yakıt türevlerine[35] bağımlılığını azaltmasına yardımcı olabilecek açık deniz doğal gaz sahalarını yakın zamanda keşfetmiştir.

Kıbrıs’ın, Kuzey Kıbrıs’taki 400 bin kişi dâhil toplam 1,4 milyonluk nüfusu, sınırlı bir yurtiçi talebe işaret etmektedir. Bu nedenle Kıbrıs’ın keşfettiği gaz miktarı, ülkeyi mütevazı bir ihracatçı konumuna getirebilecek kadar büyük görünmektedir.

Ancak tıpkı İsrail’de olduğu gibi, Kıbrıs’ın hidrokarbon yatırım potansiyeli devam eden jeopolitik zorluklar nedeniyle sekteye uğramaktadır. Bu zorlukların başında adanın çözümsüz kalmış bölünmüşlüğü ve özellikle Türkiye ile deniz yetki alanlarındaki egemenlik anlaşmazlıkları gelmektedir.

“Kıbrıs meselesi” yalnızca ada çevresindeki yatırımları zorlaştırmakla kalmayıp, konumunun merkeziliği nedeniyle tüm Doğu Akdeniz yatırım ortamına zarar vermektedir.

Kıbrıs’ın geniş ama henüz sınırları çizilmemiş münhasır ekonomik bölgesi (MEB), hem tartışmalı alanlarda araştırma yapılmasını hem de bu sulardan[36] geçmesi gereken gaz ve elektrik iletim hatlarını fiilen engellemektedir. MEB, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğinin çevre sulardaki uzantısıdır.

Türkiye ve KKTC’nin söz konusu deniz sınırlarını tanımaması, şirketleri bu sularda araştırma yapmaktan, hatta boru hattı veya enerji kabloları döşemekten bile caydırmaktadır. Kıbrıs kıyıları açıklarındaki egemenliğin hangi bölümde kime ait olduğuna dair siyasi bir çözüme ulaşılması, yabancı yatırım risklerini büyük ölçüde azaltacaktır.

Kıbrıs konusundaki çekinceleri artıran başka faktörler de vardır: kıyıdan uzak derin sularda araştırma yapmanın yüksek maliyeti, keşfedilen hidrokarbonların pazara taşınması güçlükleri ve adada gaz veya LNG altyapısının bulunmaması.

Kıbrıs, adaya bazı tesisler inşa ederek gazın bir bölümünü içeride kullanmayı, bir bölümünü ise uluslararası piyasalara sunmayı önermiştir; ancak bu altyapı oluşturulana kadar yatırımcılar ihracat kapısı aramaktadır.

Tercih edilen seçenek, Mısır’ın Damietta LNG tesisidir; burada boşta kalan sıvılaştırma kapasitesi[37] bulunmaktadır. Ancak satışların Mısır üzerinden yapılması, İsrail’de olduğu gibi Kıbrıs’ın gaz üzerindeki kontrolünü azaltmakta ve hızla büyüyen Mısır pazarındaki devlet tarafından belirlenen düşük fiyatlar nedeniyle Kıbrıs’ı ikame riskine açık bırakmaktadır.

Kıbrıs LNG projelerine ilgiyi azaltan bir diğer husus da Mısır örneğinde olduğu gibi, gaz üretiminin uzun vadede kesintisiz LNG ihracatını garanti edecek kadar yüksek olmayabileceği ihtimalidir.

Sıvılaştırma kapasitesinin aralıklı kullanılması yatırım sermayesinin verimsiz kullanımına yol açacak ve maliyetlerin geri dönüş süresini uzatacaktır. Tüm bu unsurlar, Kıbrıs’ın doğal gaz rezervlerini tam kapasiteyle geliştirebilmesini sınırlandırmıştır.[38]

Kıbrıs’taki keşifler ve beklentiler

IOC’ler, Kıbrıs’ın güney kıyılarına yakın, Mısır ve İsrail deniz yetki alanlarıyla komşu bölgede önemli bir dizi keşif yapmıştır. Derin deniz sahaları arasında ENI ve TotalEnergies’in 2022’de keşfettiği ve rezervleri 4,5–5,5 Tcf olarak tahmin edilen Cronos ve Zeus sahaları bulunmaktadır.

Daha da açıkta, ExxonMobil 2019’da Glaucus sahasını keşfetmiş ve rezervleri 3–4 Tcf[39] olarak belirlenmiştir. Daha önceki Aphrodite sahası (2011)—Kıbrıs kıyısının 100 mil açığında ve bugüne kadarki en büyük keşif—ve 2018’de keşfedilen daha küçük Calypso sahası, Kıbrıs’ın enerji hedeflerine temel oluşturan ilk adımlardı.

Bu güçlü keşiflere rağmen, Kıbrıs’ın gaz sahaları hâlâ gelişimin erken aşamalarında sıkışmış durumdadır ve büyük ölçekli üretim henüz başlamamıştır. ENI, Cronos sahasındaki çalışmaları hızlandırmış ve sahayı 40 mil mesafedeki Mısır’ın Zohr sahasına bağlamayı planlamıştır.

ENI tarafından işletilen Zohr, düşen üretimi nedeniyle mevcut boru[40] hattında yeterli boş kapasiteye sahiptir; bu “tieback” bağlantı yöntemi nispeten kısa sürede tamamlanabilir.

Chevron tarafından işletilen Aphrodite sahası Kıbrıs’ın en büyük gaz sahasıdır ancak altyapı anlaşmazlıkları nedeniyle sorunlarla karşılaşmıştır. Chevron, 150 millik maliyet-etkin bir tieback boru hattıyla gazı Mısır’ın Port Said kentine bağlamayı öngören bir üretim planı sunmuş ve plan Şubat 2025’te[41] onaylanmıştır.

Türkiye

Türkiye, Doğu Akdeniz gaz denkleminde bir güç odağıdır; bunun başlıca nedeni, rakiplerini engelleyerek AB pazarına erişimde sahip olduğu ayrıcalıklı konumu koruyabilmesidir. Türkiye’nin kendi doğal gaz üretimi oldukça sınırlıdır; buna karşın, önemli bir ithalatçı ve Orta Asya, Rusya ve Orta Doğu’dan gelen gaz için kritik bir transit ülkesidir.

Azerbaycan’dan gelen Trans-Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) ile Rusya’dan gelen Mavi Akım ve TürkAkım gibi büyük hatlar da dahil olmak üzere geniş bir boru hattı ağı Türkiye topraklarından geçmektedir. Ayrıca Türkiye, üçü dönüştürülmüş yüzer depolama ve yeniden gazlaştırma ünitesi (FSRU) olan beş LNG ithalat terminali işletmektedir. Bu terminallerin toplam yıllık kapasitesi 2.800 bcf (yaklaşık 58 mtpa) düzeyindedir; bu rakam Türkiye’nin yaklaşık 1.800 bcf/yıl (37 mtpa) olan iç talebinin oldukça üzerindedir.[42]

Geçmişte Türk hükümeti, İsrail gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya iletilmesine yönelik bir boru hattı projesine ilgi göstermişti; söz konusu hat, İsrail’i Ceyhan’daki LNG alım terminaline bağlayacaktı. Ancak bugün, gerek jeopolitik hesaplar ve tarihsel ihtilaflar, gerek netleşmemiş deniz yetki sınırları, gerek LNG’nin ekonomik üstünlüğü, gerekse Gazze savaşı nedeniyle işbirliği ve yatırımlar askıdadır.[43]

Lübnan ve Suriye

Lübnan’ın Ekim 2022’de ABD aracılığıyla İsrail’le imzaladığı deniz sınırı anlaşması, bölge için nadir görülen diplomatik bir başarı olmuştur. Anlaşma, iki ülke arasında on yıl boyunca süren müzakerelerin odağında yer alan ve Levant Havzası’nda 860 kilometrekarelik bir alanı kapsayan ihtilafa son vermiştir.

Anlaşma çerçevesinde İsrail, Kariş sahası üzerinde münhasır haklarını korurken, Lübnan Kana sahasının büyük bölümünü elde etmiştir.[44] Savaş hâlini sürdüren iki ülke arasındaki bu tarihi mutabakatın önemli jeopolitik ve ekonomik sonuçları vardır.

İsrail açısından anlaşma, egemenliği tartışmalı bir sahayı geliştirme fırsatı yaratmıştır.[45] Lübnan açısından ise anlaşma, açık denizlerde petrol ve doğal gaz arayışını başlatma imkânı sunmuştur. TotalEnergies, Eylül 2023’te Kana-1 kuyusunda sondaja başlamıştır.

Ancak Ekim 2023’te Lübnan Petrol İdaresi, Kana’nın “kuru” olduğunu doğrulamış; bu durum, 2020’deki Byblos-1’den sonra Lübnan’ın ikinci başarısız açık deniz kuyusu olmuştur.[46]

2024’teki Hizbullah-İsrail çatışmaları sonrasında Lübnan açık denizine yönelik yatırım ilgisi büyük ölçüde ortadan kalkmıştır.

Suriye’ye gelince, yaklaşık 14 yıldır süren iç savaş, ağırlıklı olarak ülkenin doğusunda bulunan ve bir zamanlar oldukça başarılı olan petrol ve gaz sektörünü yok etmiştir. Suriye kıyılarındaki potansiyel açık deniz kaynaklarına dair bilgi oldukça sınırlıdır; bu alanlarda henüz keşif yapılmamıştır. Suriye’nin MEB’ini belirleme ve araştırma planları iç savaş başlamadan önce gündemdeydi.[47] Aralık 2024’te Esed rejiminin devrilmesi ve Şam’da yeni bir hükümetin ortaya çıkması, Suriye petrol ve gaz endüstrisinin yeniden canlandırılması yönünde tartışmaları harekete geçirmiştir.

Ancak ülke topraklarının büyük bölümü—özellikle petrol üreten alanların çoğu—merkezi hükümetin kontrolü dışında olduğundan, olası bir toparlanma uzun vadeli görünmektedir. İleride İsrail’le ilişkilerin düzelmesi hâlinde Suriye, Mısır veya İsrail gazının Türkiye ve Avrupa’ya taşınmasında bir transit devleti[48] haline gelebilir.

Suriye ve Lübnan’daki çatışmalar, yabancı yatırımı caydırmış ve devlet altyapılarını tahrip etmiştir. Savaş, iç siyasi istikrarsızlık ve derin ekonomik sorunların birleşimi, her iki ülkenin de uluslararası yatırımcılar için cazibesini daha da azaltmış; enerji potansiyellerinin atıl kalmasına yol açmıştır.

Sonuç

Ülkeler bazında yapılan değerlendirmeler göstermiştir ki, gaz keşiflerinden elde edilen diplomatik kazanımlar sınırlı kalmıştır; İsrail’in Ürdün ve Mısır ile ticaretini geliştirmiş ve İsrail-Lübnan deniz sınırı anlaşmasını mümkün kılmıştır. Bunun dışında, gaz diplomasisi Levant bölgesindeki çözümsüz çatışmaları aşmaya yeterli olmamıştır.

En az bir durumda ise gaz arama ve üretiminin gelişi ters etki yaratmış; Doğu Akdeniz Gaz Forumu (EMGF) Türkiye ile Kıbrıs ve Yunanistan arasındaki deniz sınırı ihtilaflarını derinleştirerek gerilimi artırmıştır. Buna rağmen, gazın Kıbrıs meselesinin nihai çözümünde katalizör rolü oynayabileceğine dair bir miktar iyimserlik sürmektedir.

Savaş ve bölgedeki diğer istikrarsızlıklar, yatırımcı ilgisini azaltmıştır. TotalEnergies ve ENI gibi büyük şirketler, Türkiye’nin Kıbrıs sularına yönelik iddiaları ve sondaj faaliyetlerini engelleme girişimleri nedeniyle Kıbrıs açıklarında keşiflerde defalarca zorluk yaşamıştır. Gazze savaşı, BP ve BAE’nin ADNOC’un İsrail’in Leviathan sahasında önemli bir paya sahip olmasını sağlayacak NewMed Energy’nin yüzde 50 hissesini[49] alma planlarını da engellemiştir.

İsrail’in Gazze ve İran ile yaşadığı savaşlar, üç ana gaz sahasında üretimin durmasına yol açarak geçici biçimde[50] İsrail’in Mısır’a ihracatını azaltmıştır.

Son olarak, Lübnan’daki Hizbullah’ın askeri kapasitesi önemli ölçüde zayıflasa da, İsrail açıklarındaki yatırımcılar için hâlâ endişe kaynağıdır; bu durum, yüzer sıvılaştırma tesisleri (FLNG) gibi büyük yüzey altyapılarının güvenlik maliyetlerini artırmakta ve bölgedeki yatırım potansiyelini[51] azaltmaktadır.

Kısaca, Levant’taki temel çatışma nedenleri devam etmektedir. 7 Ekim 2023’te Hamas saldırıları öncesinde bile, gaz ticareti Doğu Akdeniz ülkeleri arasındaki güvensizliği[52] giderememiştir.

Gaz, belli düzeyde iş birliğine dayanak sunsa da, kökleşmiş siyasi anlaşmazlıkları çözmek için yetersiz kalmaktadır.

Sınırlar, kaynaklar ve egemenlik konusundaki çatışmalar, sadece enerji alanına kaymış ve yatırımcı risklerini ile maliyetlerini artırmıştır. Mısır, genellikle İsrail’den sağlanan gaz arzıyla sınırlı kalmakla birlikte, istisna oluşturmaktadır; bu arz da toparlanmış ve hatta artış göstermiştir.

Son olarak, Doğu Akdeniz’deki kaynakların temel önemi, rezerv büyüklüğünden ziyade Avrupa Birliği pazarına yakınlığıdır ve belki de İsrail gazının bölgesel konumunu iyileştirebileceği yönündeki abartılı beklentilerden kaynaklanmaktadır. Avrupa pazarına ulaşma açısından, Cezayir Doğu Akdeniz’den daha uygun bir seçenektir.

Cezayir Avrupa’ya daha yakındır ve gazı halihazırda denizaltı boru hatları ve LNG sözleşmeleriyle Avrupa’ya ulaşmaktadır. Cezayir’in muazzam rezervleri, Doğu’daki açık deniz yataklarından çok daha büyüktür.

Özetle, Doğu Akdeniz gazı, Orta Doğu’daki çatışmaların hafifletilmesinde sadece sembolik bir katkı sağlayabilir.

Çeviri: YDH

 

[1] "Kıbrıs'taki Cronos Doğalgaz Sahası 2027'ye Kadar Mısır'a Bağlanacak," Mısır Petrol & Gaz, Temmuz 27, 2025; https://egyptoil-gas.com/news/cypriot-cronos-natural-gas-field-to-be-connected-to-egypt-by-2027/; https://cyprus-mail.com/2025/09/05/cypriot-natural-gas-to-be-exported-to-europe-in-2027

[2] ‘’Kızıldeniz'e yönelik saldırılar küresel ticaret için ne anlama geliyor?’’ https://www.bbc.com/news/business-67759593

[3] Yazarın, Şubat 2025'te ABD hükümeti yetkilisiyle anonimlik koşuluyla yaptığı görüşme.

[4] Mısır Petrol ve Maden Kaynakları Bakanlığı, “Gaz ve Petrol: Keşif, Arama ve Üretim” (tarihsiz); Ham Petrol,

[5] https://www.theguardian.com/business/2015/aug/30/eni-discovers-largest-known-mediterranean-gas-field.

[6] “Kıbrıs'taki Cronos Doğalgaz Sahası 2027'ye Kadar Mısır'a Bağlanacak,” Egypt Oil & Gas, 27 Temmuz 2025; https://egyptoil-gas.com/news/cypriot-cronos-natural-gas-field-to-be-connected-to-egypt-by-2027/; https://apnews.com/article/cyprus-exxonmobil-qatar-energy-natural-gas-feb8e06f039fd49f04728abad743c444

[7] https://www.eia.gov/international/analysis/regions-of-interest/Eastern_Mediterranean

[8] ‘’Yüksek Elektrik Bedeli: Mısır Artan Elektrik Maliyetlerinden Kurtulabilir mi?’’ APS

[9] “Mısır'da Nükleer Enerji.” Dünya Nükleer Birliği, 2025; https://world-nuclear.org/information-library/country-profiles/countries-a-f/egypt

[10] Mısır'ın Doğalgaz ve LNG'si: Küresel Zorluklar ve Küresel Hedefler, RBAC Inc.

[11] ABD Enerji Bilgi İdaresi (EIA). Mısır Ülke Analizi (Ağustos 2024). EIA

[12] Üstteki aynı kaynak, EIA Mısır Ülke Analizi

[13] “Suudi Arabistan-Mısır Elektrik Bağlantı Projesi”, Power Technology, 13 Eylül 2024; PT

[14] “Yunanistan ve Mısır Elektrik Sistemlerinin Elektrik Bağlantısı: Yeşil Geçiş ve Enerji Güvenliği.” GREGY Interconnector Mısır-Yunanistan (tarihsiz) basın bülteni; Ayrıca bakınız: “Mısır, ‘Sorunlu Komşu Bölgedeki’ ‘Hayati Rolü’ Desteklemek İçin Milyarlarca Dolar Daha Fazla Fon Sağlıyor.” MEES, 22 Mart 2024.

[15] “Mısır, 2030 için %42 yenilenebilir enerji hedefini yeniden teyit ediyor, ancak uluslararası yardım çağrısında bulunuyor.” Reuters, Nov. 12, 2024.

[16] El-Dabaa nükleer santrali önemli inşaat aşamalarına ulaşırken Mısır temiz enerji geleceğine daha da yaklaşıyor. New Arab, 28 Nisan 2025

[17] Jim Krane, “Husilerin Kızıldeniz Saldırılarının Küresel Ekonomik Yansımaları Var”, Arap Merkezi, Washington DC, 5 Nisan 2024

[18] İsrail'in Leviathan doğalgaz sahası, İran savaşı sırasında yaşanan kapanmanın ardından yeniden faaliyete geçecek, New Arab

[19] Mısır Ülke Analizi, EIA

[20] Mısır, Doğalgaz Üretimindeki Düşüşü Karşılamak İçin Zohr-6 Kuyusunu Devreye Aldı, Ecofin Agency

[21] Artan doğalgaz açığı, Mısır'ı doğalgaz ithalatını artırmaya yöneltiyor, EIA

[22]IMF Yönetim Kurulu, Mısır için Genişletilmiş Fon Tesisi Düzenlemesinin Dördüncü Gözden Geçirmesini Tamamladı, Dayanıklılık ve Sürdürülebilirlik Tesisi Kapsamında Bir Düzenleme Talebini Onayladı ve 2025 Madde IV İstişaresini Sonuçlandırdı.” Uluslararası Para Fonu basın açıklaması, 11 Mart 2025;

[23] “Mısır, IMF'den Nakit Yardımı Almak İçin Elektrik Fiyatlarını Artırıyor.” MEES, 13 Eylül 2024; MEES ; “Mısır Reformları Durdurma Tehdidinde Bulunurken IMF Başkanı Ziyarete Gelecek.” MEES, 25 Ekim 2024;

[24] Tartışma notları, Doğu Akdeniz Doğalgaz Para Kazanma Stratejisi çalıştay serisi, Orta Doğu Enerji Yuvarlak Masa Toplantısı, Baker Enstitüsü, Eylül 2023.

[25] Mısır 2024 yılında 38,7 milyar dolarlık borcunu ödeyecek, Arab News,

[26] “İsrail ülke sayfası”, Uluslararası Enerji Ajansı, 2025; https://www.iea.org/countries/israel/natural-gas

[27] “Kişi Başına Enerji Kullanımı: Filistin ve İsrail.” Our World In Data, Erişim Tarihi: 6 Mart 2025. İsrail verileri 2023, Filistin verileri ise 2021 yılına aittir.

[28] ABD Ticaret Bakanlığı Uluslararası Ticaret İdaresi, “Batı Şeria ve Gazze Ülke Ticari Rehberi: Enerji”, 6 Ekim 2023; https://www.trade.gov/country-commercial-guides/west-bank-and-gaza-energy.  “İsrail, Gazze'de İsrail elektriği alan son tesisin elektriğini kesti.” CNN, 10 Mart 2025;

[29] Bu konuların daha ayrıntılı bir tartışması için bkz. “İsrail-İran Çatışması Doğu Akdeniz Gaz Bağımlılığını Ortaya Koyuyor.” MEES, 4 Temmuz 2025;

[30] Eski bir ABD bölgesel diplomatik yetkilisi, Şubat 2025'te isminin açıklanmaması şartıyla verdiği röportajda söyledi.

[31] “Leviathan Ortakları, İsrail-Mısır Doğalgaz İhracatı İçin 35 Milyar Dolarlık Anlaşmaya Vardı.” MEES, 8 Ağustos 2025;

[32] IBID.

[33] “İsrail’in NewMed Şirketi Leviathan-Suudi Doğalgaz Satışlarını Hedefliyor.” MEES, 23 Ağustos 2024;

[34] Tartışma notları, Doğu Akdeniz Doğalgaz Para Kazanma Stratejisi çalıştay serisi, Orta Doğu Enerji Yuvarlak Masa Toplantısı, Baker Enstitüsü, Ocak 2024.

[35] “Cronos: Kıbrıs Sahasının Parlama Zamanı.” MEES, 1 Ağustos 2025;

[36] Baker Enstitüsü'nün Mayıs 2023, Eylül 2023 ve Ocak 2024 tarihlerinde düzenlediği Doğu Akdeniz Doğalgaz Parasal Değerleme Stratejisi çalıştay serisi, Orta Doğu Enerji Yuvarlak Masa Toplantısı'nda yapılan görüşmelerde belirtildiği gibi.

[37] Tartışma notları, Doğu Akdeniz Doğalgaz Para Kazanma Stratejisi çalıştay serisi, Orta Doğu Enerji Yuvarlak Masa Toplantısı, Baker Enstitüsü, Ocak 2024.

[38] IBID

[39] “Exxon Kıbrıs'ta ‘Önemli’ Bir Doğalgaz Yatağı Keşfetti, Doğu Akdeniz Sondaj Kampanyasını Tamamladı.” MEES, 11 Temmuz 2025;

[40] “Kıbrıs Doğalgaz Zenginliklerine Göz Dikiyor: Kronos ve Afrodit İlerleme Planları Yapıyor, Hedef Mısır.” MEES, 21 Şubat 2025;

[41] Tartışma notları, Doğu Akdeniz Gaz Parasallaştırma Stratejisi çalıştay serisi, Orta Doğu Enerji Yuvarlak Masa Toplantısı, Baker Enstitüsü, Ocak 2024.

Ayrıca: “Kıbrıs Gaz Zenginliklerine Göz Dikiyor”, adı geçen eser. “Haberlere Göre Kıbrıs, Chevron'un Afrodit Planına Bir Ay İçinde Onay Verecek.” Cyprus Business News,

[42] ABD Enerji Bilgi İdaresi (EIA). Türkiye Ülke Analizi (Temmuz 2023);

[43] Eski bir ABD bölgesel diplomatik yetkilisi, Şubat 2025'te isminin açıklanmaması şartıyla verdiği röportajda.

[44] Tartışma notları, Doğu Akdeniz Gaz Parasallaştırma Stratejisi çalıştay serisi, Orta Doğu Enerji Yuvarlak Masa Toplantısı, Baker Enstitüsü, Ocak 2024. Ayrıca: “Doğu Akdeniz Enerji Gelişmeleri”, MEES, 20 Ekim 2023;

[45] Tartışma notları, Doğu Akdeniz Doğalgaz Parasallaştırma Stratejisi çalıştay serisi, Orta Doğu Enerji Yuvarlak Masa Toplantısı, Baker Enstitüsü, Ocak 2024. Ayrıca: “Doğu Akdeniz Enerji Gelişmeleri”, MEES, 20 Ekim 2023;

[46] S&P Global Emtia Analizleri. Lübnan'ın Enerji Geleceği: Sırada Ne Var?

[47] Brenda Shaffer, “Suriye’nin Enerji Sektörü ve İstikrar ve Bölgesel Gelişmeler Üzerindeki Etkisi”, Konu Özeti (Washington: Atlantic Council, 17 Ocak 2025),

[48] Brenda Shaffer, “Suriye’nin Enerji Sektörü ve İstikrar ve Bölgesel Gelişmeler Üzerindeki Etkisi”, Konu Özeti (Washington: Atlantic Council, 17 Ocak 2025),

[49] “BP ve Adnoc’un Yeni Doğu Akdeniz Doğalgaz Ortak Girişimi Yürürlüğe Girdi: 1,9 Milyar Dolarlık Arcius Energy.” Orta Doğu Ekonomik Araştırması (MEES), 20 Aralık 2024, Cilt 67, Sayı 51/52;

[50] Üretimin durdurulması, Tamar'daki üretimi 2023'ün 4. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre %57 oranında azaltarak, günlük 1 milyar metreküpten yaklaşık 600 milyon metreküpe düşürdü. “İsrail Doğalgaz İhracatının 2. Çeyrekte Düşmesiyle Mısır Sıkıntıda.” MEES

[51] Tartışma notları, Doğu Akdeniz Doğalgaz Para Kazanma Stratejisi çalıştay serisi, Orta Doğu Enerji Yuvarlak Masa Toplantısı, Baker Enstitüsü, Eylül 2023.

[52] “Doğu Akdeniz'de Gaz Diplomasisini Yeniden Düşünmek.” Uluslararası Kriz Grubu, Orta Doğu Raporu No. 240; 26 Nisan 2023;