Irak ekonomisi, petrol gelirlerine aşırı bağımlılık ve yapısal reform eksikliği nedeniyle derin bir mali krizle karşı karşıya; geçici önlemler ve siyasi odaklı politikalar, ülkenin mali istikrarını tehdit ederken, hükümetin ekonomik şoklara karşı alacağı kararlı adımlar belirsizliğini koruyor.
YDH- Irak, mali istikrarın geleceğine dair endişelerin giderek derinleştiği ve genel bütçe üzerindeki baskıların arttığı kritik bir sürece girdi.
Vatandaşların geçim kaynaklarını tehdit eden bu tehlikeli ekonomik tablo, kalıcı çözümlerin yokluğu ve hükümetin yalnızca geçici önlemlerle durumu idare etme çabalarıyla ağırlaşıyor.
Ülkenin petrol gelirlerine neredeyse tamamen bağımlı olması ve işletme giderlerindeki hızlı artış, Irak’ı benzeri görülmemiş sonuçlar doğurabilecek bir ekonomik krizle karşı karşıya bırakıyor.
Ulusal Dalga Hareketi Genel Sekreteri Zülfikar Hüseyin, el-Malume'ye yaptığı açıklamada, Irak ekonomisinin derin bir çöküş içinde olduğunu belirtti.
“Ekonomi kötü huylu bir hastalıkla mücadele ediyor; ağrı kesiciler artık işe yaramıyor,” diyen Hüseyin, kamu fonlarının yönetimindeki yapısal kusurların giderilmesi için gerçek ve kapsamlı bir müdahale gerektiğinin altını çizdi.
Hüseyin, petrol gelirlerine aşırı bağımlılığın Irak’ı küresel fiyat dalgalanmalarına karşı savunmasız bıraktığını vurguladı.
“Petrol fiyatlarında yaşanacak bir düşüş, özellikle işletme giderlerindeki enflasyon ve gelir çeşitlendirmesine yönelik plan eksikliği göz önüne alındığında, maaş ödemelerinde büyük bir kriz yaratacak.”
Başbakan Muhammed Şiya el-Sudani’nin uyguladığı kemer sıkma politikalarını ise “erken iflas ilanı” olarak niteledi; bu adımların iyi planlanmış reformlardan ziyade geçici çözümler olduğunu söyledi.
Hükümetin projelerinin ihale süreçlerine dair ciddi eleştirilerde bulunan Hüseyin, “Projelerin önemli bir kısmı yasal ve teknik standartların dışında onaylanıyor. Sözleşmeler iflas etmiş veya zor durumda olan şirketlere veriliyor, bu da kamu kaynaklarının israfına ve hizmet aksaklıklarına yol açıyor,” ifadelerini kullandı.
Mevcut hükümetin geçici olması nedeniyle uzun vadeli yükümlülük getiren sözleşmeler yapma yetkisinin bulunmadığını hatırlatan Hüseyin, Parlamento ve denetim kurumlarını acilen devreye girmeye çağırdı.
Ekonomist Ali el-Atabi ise Irak’ın derin bir ekonomik kriz içinde olduğunu vurgulayarak, son yıllarda uygulanan politikaların sağlam bir ekonomik vizyona dayanmaktan uzak olduğunu ve finansal dengesizliklerin ağırlaşmasına zemin hazırladığını ifade etti.
El-Atabi, el-Malume'ye yaptığı açıklamada, “Son üç yıldır izlenen politika ekonomik olmaktan çok siyasi karakter taşıyor. Bu durum, vatandaşların geçim kaynaklarını tehlikeye atarak yüzeysel ve geçici başarılar peşinde koşulmasına neden oluyor,” dedi.
Artan iç borçlanmanın Irak bankaları üzerinde ağır bir yük oluşturduğunu belirten el-Atabi, bunun özel sektörün finansman imkanlarını daraltarak piyasa faaliyetleri ve yatırımların önünü kapattığını söyledi.
Ayrıca, dolar kurunun yapay şekilde düşürülmesinin büyük bir hata olduğunu ve gerçek ekonomik istikrar sağlanmadan nakit rezervlerinin hızla eridiğine dikkat çekti.
Irak hükümetinin, petrol dışı önemli gelir kaynakları olan sınır ve gümrük gelirlerine güvenmediğini ifade eden Al-Atabi, planlama, kurumsal reform ve ekonominin siyasetten bağımsızlaştırılması olmadan kaynak çeşitlendirmesinin mümkün olmadığını vurguladı.
Dört yılın ise böyle köklü dönüşümler için yetersiz olduğunu sözlerine ekledi.
Tüm bu uyarılar, geçici çözümlerle ve yanlış politikalarla sürdürülen mevcut yaklaşımın Irak’ı felç edici bir mali krize sürükleyebileceği konusunda hemfikir.
Yapısal reform eksikliği ve ekonomik yönetime duyulan güvenin azalması arasında, hükümetin mali disiplini sağlamaya ve ülkeyi ekonomik şoklardan koruyacak cesur adımlar atmaya ne derece hazır olduğu ise hala büyük bir soru işareti olarak duruyor.