Hizbullah üst düzey yetkilisi Emin Şeri, Suudi Arabistan’a yönelik ziyaret iddialarını resmi teyit olmadan değerlendirdi; Lübnan’daki birlik, direnişin öncelikleri ve Siyonist rejimle tavizsiz duruşun altını çizerken, bölgesel destek ve ordunun yeniden yapılandırılması konularında belirsizlikler sürüyor.
YDH- Hizbullah’ın üst düzey isimlerinden Emin Şeri, Suudi Arabistan’a yönelik bir ziyaret iddiasıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Şeri, direniş cephesinin Lübnan’daki birlik ve dayanışmayı güçlendirmek adına her türlü yapıcı diyaloğa açık olduğunu vurgularken, söz konusu ziyaretle ilgili henüz resmi bir teyidin bulunmadığını kaydetti.
Resmi açıklamaların hem Suudi makamlarından hem de Hizbullah’ın halkla ilişkiler biriminden beklenmesi gerektiğine dikkat çekti.
Geçtiğimiz hafta Lübnan gazetesi Nida el-Vatan, Hizbullah’ın dış ilişkiler sorumlusu Ammar el-Musevi'nin Türkiye’nin arabuluculuğunda üç günlük gizli bir ziyaret için Suudi Arabistan’a gittiğini iddia etmişti.
Haberde, bu ziyaretin Lübnan Cumhurbaşkanı Josef Aun ve parlamento başkanı Nebih Berri’nin koordinasyonu ve bilgisi dahilinde gerçekleştiği öne sürülmüştü. Ancak Hizbullah cephesinden bu iddiaya ilişkin henüz resmi bir doğrulama yapılmadı.
İddialara göre, ziyaret yeniden yapılanma konularını içermiyor. Fakat bu temasların, Lübnan’ın Suudi Arabistan’dan daha fazla destek almasının önünü açabileceği ifade ediliyor.
Buna karşılık, Suudi Arabistan’ın Lübnan ordusunu desteklemek üzere düzenlenen “Paris Konferansı”na sınırlı katılım göstermesi, Riyad’ın bölgedeki nüfuzunu henüz tam anlamıyla ortaya koymadığını gösteriyor.
Suudi yönetiminin, ordunun silahlandırılması ve yeniden yapılanma için mali taahhüt vermeden önce süreci yakından takip ettiği belirtiliyor.
Şeri, Siyonist rejimle yapılacak olası herhangi bir müzakerenin Lübnan için taviz anlamına geleceğini net bir şekilde ortaya koydu.
“Lübnan, Siyonistlerden hiçbir taviz alamaz” diyen Şeri, bu konuda durumun çok açık olduğunu, hatta Amerikan elçilerinin bile İsrail’den Lübnan lehine bir taviz koparamadığını vurguladı.
Direniş yetkilisi, Lübnan’ın öncelikli hedeflerinin ulusal egemenliği korumak, toprakların özgürleştirilmesi, Lübnanlı tutukluların Siyonist hapishanelerden kurtarılması ve İsrail’in saldırganlığına karşı tek bir cephede birleşmek olduğunu söyledi. Bu çerçevede diyalog ve iç birliğin önemine işaret etti.
Hizbullah’ın daha önce ulusal savunma stratejisi geliştirmek amacıyla diyalog çağrısında bulunduğunu ancak bu çağrının karşılık bulmadığını belirten Şeri, partiler arası uzlaşmaya her zaman açık olduklarını ifade etti.
Ayrıca, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararının uygulanmasının Lübnan hükümetinin sorumluluğunda olduğuna dikkat çekti.
Şeri, Lübnan hükümetinin koruma ve güvenlik görevlerini tam olarak yerine getirmesi konusunda ısrarcı olduklarını kaydetti.
Ayrıca, Siyonist rejimle normalleşme anlaşmalarına yönelik planların tamamen Lübnan halkının kararı olduğunu vurguladı. “Siyonist işgalciyle ittifak, Lübnan’ın varlığını tehdit eder” ifadelerini kullandı ve Büyük İsrail projesinden bahsedenlerin bu tehdidi açıkça ortaya koyduğunu belirtti.
Hizbullah temsilcisi, Amerika Birleşik Devletleri’nin bölgedeki rolünü sert biçimde eleştirerek, özellikle Lübnan ve Suriye’de Siyonist rejimin planlarına hizmet ettiğini ifade etti.
Direniş cephesi ile Lübnan ordusu arasındaki koordinasyonun devam ettiğini belirten Şeri, özellikle Litani Nehri’nin güneyinde yapılacak konuşlanma planında tam işbirliği sağlandığını söyledi.
Ancak, Paris Konferansı’nın ertelenmesi ışığında uluslararası toplumun Lübnan ordusuna yönelik desteğinin ciddiyeti konusunda ciddi kuşkuları olduğunu dile getirdi.
Yeniden yapılanma konusunda Hizbullah’ın gerekli hazırlıkları tamamladığını açıklayan Şeri, bu sürecin ticari kuruluşlar hariç maliyetinin yaklaşık 4 milyar dolar olarak hesaplandığını söyledi.
Son olarak, yaklaşan Lübnan seçimlerine tam hazır olduklarını belirten Şeri, seçimlerin planlandığı gibi Mayıs ayında yapılması için çaba göstereceklerini ifade etti.