Siyasi analist: Hizbullah 'silahsızlandırılamaz'; Aun da bunun farkında

img
Siyasi analist: Hizbullah 'silahsızlandırılamaz'; Aun da bunun farkında YDH

Lübnan’da Hizbullah’ın silahsızlandırılması mümkün görünmezken, bölgesel ve iç dengeler ABD-İsrail baskılarına karşı direnişi güçlendiriyor; olası askeri tırmanış ve istikrarsızlık riskleri ülkede derin gerilimlere yol açma potansiyeli taşıyor.




YDH- Siyasi analist ve araştırmacı Dr. Mikhail Avad, Şihab'a yaptığı değerlendirmede, Lübnan İslami Direnişi - Hizbullah’ın silahsızlandırılmasının ancak partinin kendi iradesiyle ve bölgesel mutabakatlar çerçevesinde mümkün olabileceğini vurguladı.

''Ne Lübnan hükümeti ne de ordusu, Hizbullah’ın onayı olmadan böyle bir adım atacak kapasiteye sahip değil.'' dedi.

Avad, Lübnan’da hiçbir güç, mezhep ya da resmi kurumun, ABD ve İsrail’in Hizbullah’ı zorla silahsızlandırma taleplerine boyun eğmeyeceğini belirtirken böyle bir dayatmanın, ülkeyi iç savaşa ve geniş çaplı çatışmalara sürükleyeceğinin altını çizdi.

Mevcut güç dengelerinin de bu tür talepleri kabul eden tarafların lehine olmadığını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Josef Aun ve ordu komutanlarının bu gerçeğin tamamen farkında olduğunu aktaran Avad, bölgesel koşullar değişene kadar zaman kazanmak için çeşitli manevraların yapıldığını söyledi.

Bu değerlendirmeyi, ABD’nin Lübnan büyükelçisi Tom Barrack’ın, Lübnan ordusunu zayıf ve düzensiz olarak nitelemesi ve hükümeti başarısızlıkla suçlaması ile de teyit etti.

Awad, ayrıca ABD ve İsrail’in Lübnan’a karşı olası bir askeri tırmanışının da gündemde olduğunu belirtti.

Böyle bir senaryonun, Lübnan ordusu ve devlet kurumlarının zayıflatılması, toplumsal ve mezhepsel yapıya müdahale edilmesi ile Filistinli mülteciler ve Hizbullah destekçilerinin ülkedeki varlıklarının hedef alınması anlamına geleceğine dikkat çekti.

ABD’nin Lübnan üzerindeki baskılarının ve İsrail’in saldırılarının sürdüğünü ifade eden Barrack ise, İsrail Başbakanı Netanyahu ile birlikte Lübnan’ı kontrol altına alma ve kuzeydeki nüfuzlarını pekiştirme planlarının mevcut şartlarda başarısızlığa mahkûm olduğunu dile getirdi.

Dr. Avad, Lübnan’ın resmi kurumları ve siyasi güçlerinin, ülkeyi yaygın bir saldırganlığa karşı korumak ve olası bahaneleri ortadan kaldırmak için yoğun çaba sarf ettiğini belirtti. Amerikan baskılarının, Lübnan’ı iç çatışmaya ya da savaşa sürüklemeyecek şekilde karşılık bulduğunu vurguladı.

Buna karşın, Netanyahu’nun Lübnan’daki istikrarı bozmak, ayaklanmaları engellemek ve kaos yaratacak planları devreye sokmak amacıyla ülkedeki çeşitli taraflarla pazarlıklar yaptığını ifade eden Avad, bu durumun herkesin kaçınmaya çalıştığı kritik ve tehlikeli bir gerilim unsuru olduğunu sözlerine ekledi.