Filistin İslami Direnişi lideri Üsame Hamdan, Yemen halkının kararlı desteğini ve Aksa Tufanı Operasyonu'nun direnişin zafer ve onur duruşu olduğunu vurgulayarak Filistin direnişinin silahlarından vazgeçmeyeceğini açıkladı.
YDH- Filistin İslami Direnişi - Hamas lideri Üsame Hamdan, Yemen halkının Filistin davasına verdiği destek ve kararlılığı övgüyle değerlendirdi. Hamdan, “Aksa Tufanı Operasyonu'na yapılan destek, mesafeler ve direniş uğrunda ödenen bedellere rağmen haklının gurur, haysiyet ve zafer duruşudur” ifadelerini kullandı.
Siyonist projenin sadece Filistin’i değil, tüm Arap milletini hedef aldığını vurgulayan Hamdan, bu gerçeğin 7 Ekim olaylarıyla açık şekilde ortaya çıktığını belirtti. Gazze anlaşmasının ikinci aşamasının, daha net güvence ve kapsamlı taahhütler içermesi gerektiğine dikkat çeken lider, işgalci tarafın uluslararası anlaşmaları hiçe saydığını ve bu taahhütleri açıkça ihlal ettiğini dile getirdi.
İşgal güçlerinin Gazze Şeridi’nden tam çekilme anlamına gelen ikinci aşamaya geçmek istemediğini kaydeden Hamdan, bu aşamanın direnişin vesayeti ve silahsızlanmayı reddetmek, ayrıca Filistin iç işlerine müdahaleyi engellemek anlamına geldiğini ifade etti.
İşgalcilerin Gazze’nin bazı bölgelerinden çekilmesini, geri çekilme değil “yeniden konumlanma” olarak değerlendirdiğini belirten Hamdan, 7 Ekim öncesi durumun yeniden tesis edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Hamdan, devam eden ihlallerin ABD’nin uluslararası alandaki güvenilirliğine zarar verdiğine işaret etti. Kuşatmanın temel ihtiyaçlara karşı bir savaş aracı olarak kullanılması, işgal rejimine karşı düşmanlığı derinleştirdiğini kaydeden lider, iki yıldır süren soykırıma rağmen Filistin halkının iradesinin kırılmadığını vurguladı.
Aksa Tufanı Operasyonu'nun bölgedeki direniş güçleriyle ortak kurtuluş kapılarını aralarken, 'işgalin sonunun başlangıcını işaret ettiğini' söyledi.
İsrail işgal güçlerinin direniş tarafından aldığı ağır darbenin işgal güçlerini şaşırttığını belirten Hamdan, Lübnan, Yemen ve Irak’taki direniş unsurlarının Gazze ile aynı cephede yer almasının düşmanları hayrete düşürdüğünü kaydetti.
Silahların teslim edilmesi fikrini kesinlikle reddeden Hamdan, bu silahların direnişin temel unsurları olduğunu ve varlıklarının işgal varlığıyla doğrudan bağlantılı olduğunu vurguladı.
Amerikan projesinin bölgeye hegemonya kurma ve Siyonist varlığı kalıcı kılma amacı taşıdığını ifade eden lider, Netanyahu’nun ise bölgeyi silahsızlandırarak “Büyük İsrail” ideali doğrultusunda sadece İsrail silahının kalmasını hedeflediğini dile getirdi.
''Normalleşme, bölgeye yönelik ucuz bir siyasi şantaj'' diyen Hamdan konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Düşmanların bölgeyi yönetme yöntemi boyun eğmeye dayanıyor, onlar nezdinde eşitlik yalnızca hegemonya aracı olan gaspçı güçtür.''
Konuşmasını, işgal varlığının 1948’den beri Filistin’i tam anlamıyla kontrol edemediğini ve Güney Lübnan’daki direniş karşısında başarısız olduğunu belirterek tamamlayan Hamdan, Siyonist projenin kontrol gücü hakkındaki yanılsamaların gerçekte düşünüldüğünden çok daha büyük olduğunu vurguladı.
Son olarak ayrıca, şehit Seyyid Hasan Nasrullah’ın sadece Lübnan’da değil, tüm bölgede direnişe derin izler bıraktığını sözlerine ekledi.