BAE, Hizbullah'a karşı HTŞ kartını çıkardı

img
BAE, Hizbullah'a karşı HTŞ kartını çıkardı YDH

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suriye’de Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) rejimini Hizbullah’a karşı stratejik bir güç olarak konumlandırırken, Suudi Arabistan ile Katar, Amerikan arabuluculuğunda BAE’nin HTŞ odaklı bu hamlesine karşı iş birliğini güçlendirerek bölgedeki nüfuz dengelerini yeniden şekillendiriyor.




YDH- Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suriye’deki Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) rejimini Hizbullah’ın karşısına yerleştirerek bölgedeki nüfuzunu artırmayı hedeflerken, bu stratejik hamleye karşı Suudi Arabistan ile Katar, Amerikan arabuluculuğunda Lübnan ve Suriye meselelerinde iş birliğini güçlendirmek üzere yeni bir dönemi başlattı.

El-Ahbar'a konuşan kaynaklar, Doha’nın Riyad ile doğrudan çatışmaktan kaçınarak, ortak rakip olarak gördükleri Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) karşısında güç birliğini artırmayı hedeflediğini aktardı.

Bu doğrultuda, daha önce gizli yürütülen görüşmeler, artık resmi bir platform altında sürdürülmeye başlandı. Temel amaç, Lübnan ve Suriye konularında taraflar arasında olası gerilimlerin önüne geçmek.

Lübnan’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından, eski Kamu Güvenliği Genel Müdürü Tümgeneral İlyas el-Baysari’nin adaylığının başarısız olmasıyla aktif rolü azalan Katar, yeniden Lübnan siyaset sahnesine dönmeyi planlıyor.

Bu süreçte, Katar’ın Suudi Arabistan ile yakın ilişki kurmayan Sünni ve Hristiyan bazı siyasi aktörlerle ve önde gelen şahsiyetlerle temaslarını genişletme kararı aldığı öğrenildi.

Dün Doha’da gerçekleşen kritik bir toplantıda, Katar Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Muhammed el-Hulayfi ile Suudi Arabistan’ın Lübnan Büyükelçisi Prens Yezit bin Ferhan bir araya geldi. Görüşmelerin odağında Lübnan vardı.

El-Ahbar kaynaklarına göre, el-Hulaifi’nin Lübnan dosyasını yürütmesi nedeniyle iki taraf arasında bu konuda yoğun ve düzenli temaslar yaşanıyor.

Toplantının duyurulması stratejik bir hamle olarak değerlendirildi. Amaç, “Lübnan meselesinde Suudi Arabistan ve Katar arasında görüş ayrılığı olduğu” yönündeki spekülasyonları yalanlamak ve İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile ABD Başkanı Donald Trump arasında gerçekleşecek kritik görüşme öncesinde Lübnan’a ilişkin ciddi bir iş birliği mesajı vermekti.

Ayrıca, toplantıda Lübnan ordusunun silahların devlet kontrolünde toplanması planının ikinci aşamasında yetkilerinin genişletilmesine destek sağlama yolları da ele alındı.

İki tarafın yaklaşan Lübnan parlamento seçimleri konusunda ortak endişe taşıdığı vurgulandı. Özellikle Suudi Arabistan’ın, Beyrut milletvekilleri İmad el-Hut, Nebil Bedir ve İslam Grubu lideri Cibran Basil’in geçen yıl Doha’yı birkaç kez ziyaret ederek Katar destekli Özgür Vatansever Hareket gibi güçlerle doğrudan temas kurması, Riyad’da rahatsızlık yarattı.

Kaynaklar, görüşmelerin sadece Lübnan’la sınırlı kalmadığını, Suriye başta olmak üzere bölgesel diğer meselelerde de üst düzey koordinasyonun sağlandığını belirtti.

Bu koordinasyonun, BAE’ye yönelik uyarı niteliği taşıdığı ifade edildi. Özellikle Abu Dabi’nin Suriye kıyılarından Suveyda bölgesine ve Suriye Demokratik Güçleri’nin kontrolündeki bölgelere kadar ayrılıkçı gruplara verdiği desteğe karşı, Doha ve Riyad ortak bir duruş sergiledi. İki taraf da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed hükümetine tam destek verdiklerini kamuoyuna duyurdu.

Sonuç olarak, Suudi Arabistan ile Katar, ABD’nin arabuluculuğunda bölgesel gerilimlerin azaltılması ve ortak çıkarlar doğrultusunda iş birliği mekanizmasının güçlendirilmesi yönünde yeni bir sayfa açtı. Bu iş birliği, Lübnan ve Suriye’de olası çatışmaların önüne geçmeyi ve bölgesel dengeyi sağlamayı hedefliyor.

Sonuçta, BAE’nin HTŞ rejimini kullanarak Hizbullah ve Esed karşıtı stratejisine karşı, Suudi Arabistan ve Katar ABD arabuluculuğunda daha koordineli bir yaklaşım geliştirerek bölgedeki çatışmaların önüne geçmeyi hedefliyor.