Trump-Netanyahu görüşmesi: Övgüler, tehditler ve hayaller

img
Trump-Netanyahu görüşmesi: Övgüler, tehditler ve hayaller YDH

ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, yeniden bir araya gelerek karşılıklı övgülerde bulundu, Gazze planı ve bölgesel gerilimler üzerine belirsiz tehditler savurdu, büyük yeniden inşa hayalleri tartışıldı.


Yazar: Admin


YDH- ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, pazartesi günü Florida, Palm Beach'teki lüks Mar-a-Lago malikanesinde bir araya geldi.

Kameralar önünde karşılıklı övgü ve sıra dışı jestlerle dolu bir buluşma gerçekleştiren iki lider, Gazze'deki ateşkesin sürdürülmesi ve kalıcı bir çözüme giden yol haritasında somut bir ilerleme kaydedemedi.

"İsrail ödülü" ve "savaş zamanı lideri" retoriği

Toplantının en dikkat çeken anları, tarafların birbirlerine yönelttiği “olağanüstü övgüler” oldu. Netanyahu, Trump'ı "İsrail ve Yahudi halkına muazzam katkıları" nedeniyle İsrail'in en prestijli kültürel onuru olan ve ilk kez bir yabancıya verilecek İsrail Ödülü ile onurlandıracağını açıkladı.

The Wall Street Journal'ın bildirdiğine göre, bu ödül daha önce İsrailli olmayan hiç birine verilmemişti.

Buna karşılık Trump, Netanyahu'yu defalarca "en üst düzeyde bir savaş zamanı başbakanı" olarak nitelendirdi ve onun liderliğini “İsrail'in varlığıyla” özdeşleştirdi.

The New York Times'ın aktardığına göre, Netanyahu hakkında, "Çok zorlu olabiliyor, ancak sizin güçlü bir adama ihtiyacınız var. Zayıf bir adam olsaydı, şu an İsrail olmazdı... çoğu diğer liderle İsrail bugün var olmazdı." ifadelerini kullandı.

Silahsızlanma çıkmazında belirsiz tehditler

Görüşmenin özünü, ekim ayında yürürlüğe giren ancak şu anda fiilen durma noktasında olan ateşkes planının ikinci aşaması oluşturuyordu. Bu aşama, Hamas'ın silahsızlandırılmasını, İsrail'in çekilmesini ve uluslararası bir gücün devreye girmesini öngörüyor.

The New York Times'a göre, Trump, Hamas'a yönelik sert bir üslup benimseyerek, "Anlaştıkları gibi silah bırakmazlarsa, başlarına gelecekleri görürler" dedi ve silahsızlanma için "oldukça kısa bir süre" tanınacağını ekledi. Ancak somut bir zaman çerçevesi vermekten kaçındı.

Middle East Eye'ın aktardığına göre ise Trump, ilginç bir iddiada bulunarak, "Ortadoğu dışından" bazı ülkelerin Hamas'ı kendilerinin silahsızlandırmak için asker göndermeye hazır olduğunu söyledi, ancak bu ülkelerin kimliklerini açıklamadı.

Hamas'ın pozisyonu ise kesin. Middle East Eye'ın haberinde yer verdiği üzere, örgütün liderlerinden Halid Meşal, el-Cezire’ye verdiği demeçte, "Tamamen silahsızlanma fikri direniş için kabul edilemez. Önerilen, askeri bir donma veya silahların saklanmasıdır" şeklinde konuşmuştu.

Hamas'ın, on yıllık garantili bir ateşkes ve Filistin devletinin kurulması yolunda adımlar karşılığında silahlarını "gömmeyi" teklif ettiği bildiriliyor.

112 milyar dolarlık hayal

Tıkanıklığı aşmak için, Trump yönetiminin silahsızlanma öncesinde devasa yeniden inşa projelerini başlatma fikrini değerlendirdiği belirtiliyor.

Project Sunrise/ Güneşin Doğuşu Projesi”, adlı, ABD Temsilcisi Steve Witkoff ve Jared Kushner tarafından hazırlanan 32 sayfalık plan, The Wall Street Journal’in bildirdiğine göre, Gazze'yi yüksek teknolojili bir "akıllı şehre" dönüştürmenin maliyetini 112 milyar doların üzerinde hesaplıyor ve ABD'nin %20'yi finanse etmesini öneriyor. Ancak finansman konusunda ciddi engeller var.

Middle East Eye'ın aktardığına göre, Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman es-Sani, aralık ayında Doha Forumu'nda yaptığı açıklamada, "Başkalarının yıktığını yeniden inşa etmek için çek yazacak olan biz değiliz... İsrail bu toprakları dümdüz etti." diyerek net bir tutum sergiledi.

Aynı habere göre, isim verilmeyen ABD yetkilileri de İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a, 2 milyona yakın Filistinlinin yaşadığı koşullarda böyle bir planın uygulanabilirliğinden şüphe duyduklarını aktardı.

Batı Şeria'da açık çatlak

Görüşme, iki müttefik arasındaki nadir ve açık bir anlaşmazlığı da su yüzüne çıkardı. CNN'in aktardığına göre Trump, İsrail'in Batı Şeria'daki ilhak planları konusunda "yüzde yüz aynı fikirde olmadıklarını" itiraf etmek zorunda kaldı, ancak Netanyahu'yu zor duruma düşürmemek için detay vermeyi reddetti.

Bu, Netanyahu'nun aşırı sağ koalisyonunun dayatmaları ile uluslararası diplomasinin gerçekleri arasındaki gerilimin ABD başkanı tarafından da kamuoyu önünde tasdik edilmesi anlamına geliyor.

Türkiye: F-35 Pazarlığı ve kişisel diplomasi ile gerginliği aşma çabası

Türkiye'nin Gazze'de olası rolü, görüşmede dikkat çeken bir diğer anlaşmazlık noktasıydı. Netanyahu'nun şiddetle karşı çıktığı, Türkiye askerlerinin tampon güç olarak konuşlandırılması fikrine Trump'ın sıcak baktığı bildirildi.

Middle East Eye'ın bildirdiğine göre, bir gazetecinin Erdoğan'ın geçmişte Netanyahu için yaptığı "Hitler" benzetmesini hatırlatması üzerine Trump, "O (Erdoğan) benim çok iyi bir arkadaş ve ona inanıyorum, ona saygı duyuyorum. Ve Bibi (Netanyahu) de ona saygı duyuyor. Ve bir sorun yaşamayacaklar." diyerek kişisel ilişkilerin politik gerginlikleri aşacağına olan inancını vurguladı.

Trump, Erdoğan'ı Suriye politikasındaki rolü nedeniyle de övdü. Middle East Eye'ın aktardığına göre Trump, "O (Erdoğan) Suriye'nin çok kötü bir yöneticisinden kurtulmakta çok yardım etti" dedi ve bu konuda takdir edilmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, HTŞ rejimi lideri Colani’den “övgüyle” söz ederek, “Türkiye'nin bölgedeki bu pragmatik katkısına” işaret etti. Trump, bu değerlendirmesini İsrail ile paylaştığını ima ederek, "Bibi de buna katılıyor" ifadesini kullandı. Ancak Netanyahu'nun bu konuda herhangi bir yorum yapmadığı ve sessiz kaldığı belirtildi.

Konuyla bağlantılı olarak, Middle East Eye'ın bildirdiğine göre görüşme sonunda Türk gazetecilerin F-35 savaş uçakları satışını sorması üzerine Trump, "Bunu daha ciddi düşünüyoruz... Onları (F-35'leri) asla İsrail'e karşı kullanmayacaklar" cevabını verdi.

Bu ifade, askeri-teknolojik bir dosyayı Türkiye'nin bölgesel politikalarını şekillendirmek için bir pazarlık kozu olarak kullanma ve İsrail'e güvence verme çabası olarak yorumlandı.

İran’a tehdit: Askeri kabadayılık diplomasinin yerini aldı

Mar-a-Lago'daki basın toplantısında İran konusu, ABD Başkanı Donald Trump'ın en sert ifadelerini kullandığı başlık oldu. Gazetecilerin soruları üzerine Trump, İran'a yönelik açık bir savaş tehdidinde bulunurken, bir yandan da “diplomasi kapısını” aralık bıraktı.

Trump, konuşmasına İsrail ile birlikte düzenledikleri Haziran saldırısına değinerek başladı. "İran'ın nükleer programını tamamen yok ettik" iddiasında bulunan Trump, bu iddiasını İran'ın bugünkü durumuna bağladı. Ancak asıl sert ifadeler, İran'ın yeniden inşa çabalarına dair duyumlara ilişkin geldi. Trump, bu konuda net bir uyarı yaptı: "Duydum ki İran yeniden yapılanmaya çalışıyormuş. Eğer öyleyse onları indirmek zorunda kalacağız. Onları indireceğiz. Cehennemi yaşatırız onlara."

Bu tehdidin somut bir zamanlaması olup olmadığı sorulduğunda Trump, "Bu sadece duyduklarımız. Genellikle dumanın olduğu yerde ateş de vardır." diyerek, tehdidini istihbarat raporlarına dayandırdığını, ancak mutlak bir kesinlik sunmadığını ima etti.

Sert tehditler savurmasına rağmen Trump, “diplomasi” olasılığını da tamamen dışlamadı. Tam tersine, İran'a doğrudan bir görüşme çağrısı yaptı.

"İran'ın bir anlaşma yapmak istediğini duydum. Eğer anlaşma yapmak istiyorlarsa, bu çok daha akıllıca olur" diyen Trump, görüşme şartlarını da netleştirdi: "İsterlerse bugün, yarın, istedikleri zaman benimle görüşebilirler. Hiçbir önkoşul yok."

Bir gazetecinin, "İran rejiminin devrilmesini destekler misiniz?" sorusuna Trump, doğrudan bir yanıt vermekten kaçındı. "Bir rejimin devrilmesi hakkında konuşmayacağım." dedi. Bunun yerine, ülkenin “iç sorunlarına” odaklanan ifadeler kullandı.

Netanyahu'ya örtülü güvence

Uzmanlara göre, Trump'ın bu sert açıklamaları, yanı başında duran İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'ya örtülü bir güvence niteliği taşıyordu.

Trump, "İran'ı yenmeden Ortadoğu'da barış olmazdı" diyerek, Haziran saldırılarını “bölgesel istikrarın temeli” olduğunu öne sürdü ve “İsrail'in güvenlik kaygılarını” onaylamış oldu.

Uzmanlardan Uyarı: İsrail'in anlatısı benimsendi, bu tehlikeli

Quincy Enstitüsü'nden uzman Trita Parsi, Trump'ın bu sözlerini değerlendirirken uyarıda bulundu. Parsi, "Trump İsrail'in İran anlatısını kelimesi kelimesine benimsemiş görünüyor." dedi ve ekledi: "Bunu her yaptığında, başlangıçta İsrail adına savaşa girmek niyetinde olmasa bile, sonunda tam da onu yapmış oluyor."

Sonuç olarak, Trump'ın İran'a yönelik söylemleri, tipik "havuç ve sopa" yaklaşımının bir yansımasıydı. Bir yanda "cehennemi yaşatırız" gibi açık bir askeri tehdit, diğer yanda "koşulsuz görüşme" teklifiyle sunulan bir diplomasi fırsatı. Bu ikili dil, hem İsrail müttefikine güvence vermeyi hem de İran'ı müzakere masasına çekmeyi amaçlıyordu. Ancak uzmanlar, İsrail'in tezlerine fazlaca angaje olmanın, ABD'yi kontrolü dışında bir çatışmaya sürükleyebileceği konusunda endişeli.

Ateşkes mi, sürünen işgal mi?

Resmi ateşkese rağmen, Gazze'deki gerilimin sürdüğü bildiriliyor. Gazze Hükümet Medya Ofisi, iki buçuk ayda İsrail tarafından 1000'den fazla ihlal yaşandığını ve 400'ü aşkın Filistinlinin hayatını kaybettiğini duyurdu. Aynı kaynak, Birleşmiş Milletler'in de İsrail'in insani yardıma sınırsız erişime izin vermediğini doğruladığını yazdı.

Filistinli halkın plana güveninin de düşük olduğu görülüyor. Middle East Eye'ın aktardığı Filistin Politikası ve Anket Araştırmaları Merkezi (PCPSR) anketine göre, Batı Şeria ve Gazze'deki Filistinlilerin yaklaşık %70'i, İsrail saldırılarının yeniden başlama riskine rağmen Hamas'ın silahsızlandırılmasına şiddetle karşı çıkıyor.

Uzman görüşü: Zafer gösterisi, çıkmaz gerçeklik

Ortadoğu'da “iki devletli çözümü” destekleyen J Street adlı lobi grubunun politika şefi Ilan Goldenberg, The New York Times'a yaptığı değerlendirmede, "Kamusal görünüm açısından Netanyahu istediğini aldı: İsrail seçmenlerine göstermek için Başkan Trump'tan tam bir kamuoyu kucaklaması. Toplantının özü ise daha belirsiz. Türkiye, Suriye, Batı Şeria ve Gazze savaşının bir sonraki aşamasına yaklaşımlarında çatlaklar ortaya çıkıyor, ancak kapalı kapılar ardında ne konuşulduğu bilinmiyor." ifadelerini kullandı.

Sonuç olarak, Mar-a-Lago görüşmesi, kişisel ilişkiler ve karşılıklı övgüler üzerine kurulu bir gösteri sahneledi. Ancak bu gösterinin ardında, Gazze planının silahsızlanma, finansman ve uygulama konularında derin bir çıkmazda olduğu ve ABD-İsrail ittifakının diğer kritik bölgesel meselelerde de ciddi stratejik gerilimler barındırdığı gerçeği değişmedi.