‘Kudüs’ün Kılıcı’ büyük kurtuluş savaşının tatbikatı

img
‘Kudüs’ün Kılıcı’ büyük kurtuluş savaşının tatbikatı YDH

Filistin direnişinin ‘Kudüs Kılıcı’ operasyonu, tarihsel Filistin topraklarının tamamının kurtarılmasına yönelik bir savaşın tatbikatı olarak nitelendi.




YDH- Lübnan’da yayımlanan el-Ahbar gazetesi, “Kudüs’ün Kılıcı Büyük Kurtuluş Savaşının Tatbikatı” başlıklı yazıda Direniş Ekseni bileşenlerinin rol aldığı bir bölgesel savaşın tatbikatının yapıldığı öne sürüldü.

 El Ahbar gazetesinin haberine göre, “İzzeddin Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde, 15 Mayıs’ta saat öğleden sonra 4.40’ta bir sesli mesaj yayımlayarak İsrail rejimine eğer saat 6’ya kadar askerlerini ve yerleşimcilerini Mescid-i Aksa’dan ve Şeyh Cerrah mahallesinden çekip son tutuklanan kişileri serbest bırakması için süre verdi ve aksi halde doğacak sonuçlardan sorumlu olmayacaklarını söyledi.

Bu açıklamadan sonra Lübnan’daki Hizbullah yetkilileri Hamas’la temas kurdu ve duruma ilişkin değerlendirmesini dinledi. Filistin direnişi de Lübnan’daki kardeşlerine düşman hükümetinin başbakanı olan Netanyahu’nun yerleşimcilerin Kudüs’teki yürüyüşünü iptal etmeyeceğini ve direnişin de İsrail rejiminin işgali altındaki toprakların derinliklerini füzelerle vurma tehdidini yerine getireceğini söyledi.

Filistin direnişinden bir liderin el-Ahbar gazetesine yaptığı açıklamaya göre Hamas liderliği de aynı şekilde Hizbullah yetkililerine Filistin direnişinin İsrail rejiminden şiddetli bir reaksiyon ve 2 hafta sürecek bir çatışma beklediklerini söyledi.

Bahsi geçen pazartesi akşamı saat tam 6’da işgal altındaki Kudüs kentine 6 füze fırlattı ve Kudüs’ün Kılıcı savaşını başlattı. Ateşlenen 6 füze Mescid-i Aksa’nın 6 numaralı kapısına işaretti. Orası, Filistinlilerin toplanıp Gazze’den saldırılara karşı müdahale etmesini istedikleri yerdi.

Saldırının başlamasıyla birlikte İsrail ordusu istihbarat servisi AMAN’ın Gazze’nin çatışma peşinde olmadığına dair öngörüsünün ve değerlendirmesinin yanlış olduğu ortaya çıktı. Onlara göre Hamas’ın Gazze’deki siyasi bürosunun başkanı Yahya Sinvar, savaş peşinde değildi ve Gazze’deki ekonomik durumun iyileştirilmesine öncelik veriyordu.

İç güvenlik örtüğü Şin Bet’e göre ise Yahya Sinvar, kendisini Selahaddin olarak gören aşırılık yanlısı bir dinciydi ve Kudüs’ün koruyucusu olarak çıkmak için mevcut ivmeyi değerlendirmek istiyordu.

Fakat her halükarda Filistin direnişinin inandığı üzere İsrail rejimi kibrinden dolayı Kassam Tugayları Komutanı Muhammed Dayf’ın (Ebu Halid) Şeyh Cerrah mahallesindeki saldırının durmaması halinde düşmanın ağır bedel ödeyeceğine dair yaptığı son uyarıyı kabul etmedi.

Hamas kaynaklarına göre düşman her zamanki kibrinden dolayı Gazze’deki direnişin tepkisinin ya sınırda gösteriler şeklinde veya Gazze yakınındaki yerleşimlere roket saldırıları şeklinde olacağını düşündü. Fakat onlar, Muhammed Dayf’ın sadece Gazze çevresindeki yerleşimlere birkaç füze fırlatmakla yetinecek bir kişiliğe sahip olmadığını bilmiyordu. İsrail rejiminin iç güvenlik örgütü Şin Bet’in değerlendirmesi de direnişin verdiği sürenin dolmasına bir saat kala güvenlik kabinesine ulaştı.

Kudüs’ün Kılıcı savaşının başlamasıyla birlikte Lübnan direnişi de hazırlıklarını artırdı. Gerçi savaş başlamadan önce de İsrail rejimi ordusunun geniş çaplı askeri tatbikatından dolayı tam olarak alarm durumuna geçmişti. İsrail rejimi, Gazze savaşından dolayı tatbikatı iptal etti. Ancak Hizbullah füze birliklerinin teyakkuz durumu sürüyordu.

Savaş sırasında da Filistin’in kuzey sınırında da birtakım hareketlilikler oldu, İsrail’e birkaç füze fırlatıldı onların da kimi denize kimi de boş arazilere düştü. Demir Kubbe, onların sadece birini vurabildi. Suriye’den de füzeler ateşlendi, bir insansız uçak da İsrail işgali altındaki topraklarda düşürüldü. Ancak İsrail rejimi bu uçağın Irak’tan mı Suriye’den mi geldiğini anlayamadı.

Bu sahne planlanmıştı ve cephelerin birleştiği bir savaşta ve “Büyük Kurtuluş Savaşı”nda düşmanın yaşayacaklarına dair bir provaydı; Direniş Ekseni bileşenlerinin İsrail rejimini ortadan kaldırma savaşının askeri tatbikatıydı.

Geçen yıl Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniye Lübnan’ı ziyaret etti ve Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah’la görüştü. Bu sırada Hizbullah ve İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın çalışma ekipleri kurtuluş savaşı planı hazırlamak üzere toplanmıştı; İsrail rejiminin 11 gün boyunca yaşadıkları da bu planın bir parçasıydı.

Filistin direnişi liderlerine göre yoğunlaşılan asıl nokta 1948 topraklarında, Batı Şeria, Kudüs ve Ürdün sınırında meydana gelen olaylar olduğu için kuzey taraflarında olanlara odaklanmaya gerek duymadı. Ancak gelecekteki bir savaşta gelecekteki bir savaşta düşman yalnızca Gazze ile değil, Gazze, Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen’le de savaşmak zorunda kalacağını biliyor.

Eksenin iç içe geçmişliği ve Direniş Ekseni taraflarının birinin diğerini yalnız bırakmaması, Gazze savaşında bir kısmı ortaya konan yeni bir denklem yarattı.  Amerika da bu durumu anladı ve bu yüzden de Amerikan Genel Kurmay Başkanı Mark Milley, şöyle dedi: “Eğer İsrail ile Filistinliler arasındaki çatışma bitirilmezse Gazze’yi de aşan büyük bir istikrarsızlık tehlikesi var” dedi.

Bu durum, Seyyid Hasan Nasrullah’ın birkaç gün önce yaptığı konuşmada, “Kudüs’e ve Mescid-i Aksa’ya herhangi bir zarar verilmesi bölgesel savaş anlamına gelir” demesiyle doğrulanmış oldu. Ayrıca Yahya Sinvar’ın basın toplantısında “kutsalların ihlal edilmesi durumunda bölgesel savaş çıkacak ve tüm Direniş güçleri gelecekteki savaşta yer alacak” diyerek bunu doğruladı.     

Siyonist düşman bunu çok iyi biliyor. Nitekim İsrailli bir güvenlik kaynağı, Al Monitor sitesine şöyle dedi: “Nasrullah ve Sinvar’ın konuşmaları adeta koordine edilmiş gibi. Nasrullah’ın sözlerini ciddiye almak gerekir. O, İsrail’in düşmanları arasında verdiği sözü en çok yerine getiren kişidir ve genellikle boş tehditler savurmaz.”

İsrail Parlamentosu (Knesset) eski Dışişleri ve Savunma Komitesi Başkanı Zvi Hauser de Al Monitor’da şu uyarıyı yaptı: “Bu, belki de İsrail’in sadece Hamas’la çatıştığı son savaştır. Gelecekte İsrail, bir bütün olarak birkaç cephede savaşmak zorunda kalabilir; kuzey cephesi de onlar arasındaki en tehlikeli cephedir.”

Lübnan ve Filistin direnişlerinin birlikte belirlediği kurtuluş stratejisi, kesin olarak gerçekleşmiştir ve son Gazze savaşında da bunun çeşitli boyutları ortaya çıktı. Direnişin tüm işgal altındaki topraklar boyunca gerçekleştirdiği tatbikat, olumlu noktaları da üzerinde çalışılması ve gereken noktaları da ortaya çıkardı.  

Yeni bir askeri çatışmaya sebep olsa bile Direniş, bir sonraki aşamada (Kudüs’le Gazze’yi birbirine bağlayan) bu denklemi güçlendirmeye çalışacak.

 Çeviri: YDH



Makaleler

Güncel